Haber / Yorum / Bildiri

Yunanistan’ın Midilli Adası’ndaki göçmenler: Herkes yorgun!

Aylin KARA

Göçmen krizinin dördüncü yılı biterken hâlâ gelmeye devam eden bazı mülteciler oldukça kritik koşullarda yaşamaya çalışıyorlar.

Atina’dan gelen bir uçaktaki mürettebat Midilli adasına gece gökyüzünden bakıldığında görünen manzarayı şöyle tarif ediyor: „Kuzeydeki halka adanın yerleşik sakinlerine tahsis edilmiş bir bölge, ada kıyısı da şişme bir bot ve iyice ışıklandırılmış bir tekne gibi görünüyor“.

Morteza da Ocak ayında göçen 18 yaşında genç bir Afgan. Türkiye’den 7 km uzaklıktaki Midilli’de bir teknede gecelerini geçirmiş. Ocak‘tan beri, Moria’daki kamp Avrupa’nın en büyük mülteci kampı olana dek dokuz Afganistanlı’yla bir çadırı paylaşmış.

Yunan sahil güvenliği tarafından toplanan tüm göçmenler, Midilli’nin yakınında bulunan, eski askeri bir bölge olan bu alana getirildi. Bu yer hem Avrupa Birliği’nin (ünlü “sıcak noktalar”) resmi kayıtlı yeri, hem de sığınma talep edenler için uzun süreli barınaktır.

Gözlerden uzak yerlere yayılmış ailelerin yığıldığı onlarca konteyner var. Polis tarafından korunan, kendi koruma merkezini bulunduran bu yer, günümüzde kendi kapasitesinin iki katını aşıyor. Son gelenler, zeytinlik olarak ayrılmış bölgenin dışındaki çadırlarda yaşamayı tercih ediyor. 2015’te Suriyeliler çoğunluktayken, bugün %70’ten fazlası Afganistan kökenli.

Adanın, acil duruma cevap vermek için 2015 yılında inşa edilmiş iki kampı daha var. Yakınlarda, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Ofisi’nin fonlarıyla belediye tarafından yönetilen Kara Tepe, yalnızca 1.300 göçmene ev sahipliği yapıyor. Havaalanına giderken, ada sakinlerinin inisiyatifiyle doğan ve özel bağışlarla finanse edilen Pikpa, yaklaşık yüz kişiye ev sahipliği yapıyor. Midilli’de, Mayıs başında kaydedilen 6.913 göçmenlerin % 43’ü çocuk. Hepsi ada içinde her yere gelip gitmekte özgür, ama neticede adada mahkûmlar.

Kadınlar ve çocuklar boğuldu… Gelişinden beş ay sonra, Morteza artık korkunç bir yolculuğun başlangıcında kurduğu, Paris ya da Lüksemburg hayalini kurmuyor. Şimdi hırslarını, bir sonraki aşama olan Atina ile sınırlandırıyor. “Kıta”ya ulaşmak, zaten “karşı tarafa” geri gönderilmeme garantisi oluyor, bir anlamda. Çünkü, 2016 yılının Mart ayında AB ile Türkiye arasında imzalanan, kıyılarını kontrol etmeyi taahhüt eden ve Ege Denizi’ndeki karayollarını kontrol altına almasını sağlayan antlaşma ile Ankara, komşu Yunan adalarından zorlanan “geri dönüşleri” kabul etme durumunda. .widt

Bir yanıt yazın