Haber / Yorum / Bildiri

TÜRKİYE ’’GÖÇMEN’’ ÜLKESİ

Göçmen sorunları hızla artıyor

Selim KARAASLAN

Ortadoğu’da emperyalist paylaşım savaşları sonucu oluşan gelişmeler nedeniyle, Türkiye göç alan bir ülke oldu. Bugün Türkiye’de 5 milyon civarında Suriye, Irak, Afganistan, İran, Pakistan, Somali’den gelen göçmenler yaşamaktadır. Türkiye bu göçmenlere “coğrafi” ayrımcılıkla “geçici koruma statüsü” uygulamaktadır. Acilen bu uygulamadan vazgeçilerek onlara mülteci statüsü tanınmalı, hukuksal ve sosyal entegrasyonları için hızla önlemler alınmalıdır.

Ne var ki, bugün Türkiye’de küçük bir demokratik topluluk dışında mültecilerin sorunlarıyla ilgilenen kimse yok. Erdoğan, onlar bizim misafirimizdir, kardeşimizdir gibi sahte söylemler savurarak onlarla ilgilendiği izlenimini yaratmaya çalışıyor. Oysa mülteciler; yoksulluk, güvencesiz çalışma, sömürü, nefret ve ırkçılık söylemleri ve linç girişimlerinin kıskacında yaşamak, yöneticilerin keyfi davranışlarına, insafına terk edilmiş olarak her türlü mağduriyet ve tacizle karşı karşıya kalmak zorunda bırakılıyorlar. Faşist ve gerici güçler her gün onlara hakaret ediyor, kovmak, zorla sürmek için fırsat kolluyor. Hükümet susarak bunları onaylıyor. Faşist ve gerici güçlerin bu saldırı konvoyuna birçok CHP’li ve Kemalist de katılmaktadır. Artık göçmenler Türkiye’de kendilerini güvende hissedemiyorlar.

Türkiye’nin son yıllarda bu kadar büyük göç almasının esas müsebbibi, Suriye’de savaşı körükleyen, Emevii camiinde namaz kılmaya kalkan Erdoğan’dır. İŞİD’e, El-Kaide, El-Nusra gibi İslami terör örgütlerini destekleyip onları Suriye halkının, özellikle Kürtlerin üstüne süren, halkın evini-barkını terketmesine sebep olan Erdoğan’dır. Göçmenleri patronlara ucuz emek gücü olarak kullandıran, onları Esad’a karşı rehin tutan, her geçen gün göçmenlerin sorunlarının ağırlaşmasına sebep olan Erdoğan’ın ta kendisidir. Erdoğan ve hükümetinin göçmenlerin sorununa derman olma gibi bir dertleri yoktur. Erdoğan, başta Suriyeliler olmak üzere özellikle seçim önceleri göçmenlere vatandaşlık veriyoruz diye onları hem bir siyasi polemik malzemesi yapıyor, hem de zorla vatandaşlığa alarak sorun çözülmüştür yaygarası koparıyor. Oya vatandaşlık bu insanlar için bir çözüm değidir. Onlar isteyerek değil, zorla, savaş nedeniyle ülkelerini terk eden insanlardır. Bir an evvel, savaş biter bitmez ülkelerine geri dönmek istiyorlar. Şüphesiz içlerinde kalanlar da olacaktır. Ama göçmen sorununun esas çözümü Türk kamuoyunun İŞİD’e ve diğer islami terörist örgütlere verdiği desteği çekmesi, Suriye’de hala savaş kışkırtıcılığından vazgeçmesi için Erdoğan’a baskı yapması, savaşın bir an evvel bitmesi, bu insanların ülkelerine dönecek koşulların yaratılmasıdır.

Ama diğer yandan 8 yıldır süren savaşın ve istikrarsızlığın ne zaman biteceği maalesef henüz belli değildir. Onlar artık şu an burada, Türkiye’de yaşıyorlar. Onların barınma, beslenme, eğitim, iş, sağlık gibi haklara erişimi noktasında hem sorunları var, hem de karınlarını doyurmaya, barınmaya, sağlık, eğitim, dil, kültür ve sosyal entegrasyona ihtiyaçları var. Erdoğan hükümeti ise bu sorunlarla ilgilenmiyor, birkaç göz boyama işiyle yetiniyor. Şimdi demokrasi güçlerinin hem göçmenlerin sorunlarına eğilmesi için hükümete baskı yapması, faşist gerici güçler tarafından kamuoyunda yaratılan linç kültürüne karşı çıkması, hem de göçmenlerin yaşamını bir nebze olsun kolaylaştırmak için projeler geliştirmesi gerekmektedir. Bu konuda Avrupa Birliği ile ilişkiye geçmelidir. Göçmenler arasında en büyük sorunlardan biri eğitim, özellikle çocuk ve gençlerin eğitimi sorunudur.

Göçmen Çocukların Eğitim Sorunu

Türkiye’de mültecilerin takribi ¼’ü çocuktur ve ancak bunların yarısından biraz fazlası okula gidebilmektedir. Türkiye ivedilikle okullaşma oranını arttırmak hem de okullardaki sorunları çözmek zorundadır. Suriye’den gelen göçmenlerin büyük bölümü çocukluktan gençliğe, gençlikten yetişkinliğe Türkiye’de geçmiştir. Her türlü eğitimden uzak genellikle sokaklarda yetişen bu göçmen kuşağı, ülkesine dönsün veya dönmesin, ilerde toplumda büyük bir sorun yaratacaktır. Toplum daha da çok gerilecektir. İşte bu yüzden milyonu aşkın göçmen çocuğun hangi vasıf ve becerilerle yetişkinliğe adım atacağı Türkiye’nin geleceği açısından stratejik bir önem taşımaktadır. Şu an en az 1 milyon göçmen çocuk hiçbir destek almadan dışlanmışlık içinde topluma katılıyor. Bu büyük bir sorun. Hükümet ise bu çocukların eğitimine ilgisizdir. O, Türkiye göçmenlerin eğitim ve işsizlik meselesine daha çok ucuz ve yedek emek gücü olarak bakmakta, onları patronlara sunmaktadır. Yine burada da yük demokratik güçlerin omuzuna binmektedir. Onlar kamuoyunda hükümetin göçmen çocukların eğitimine karşı ilgisizliğini deşifre etmeli, gelmekte olan büyük tehlikeyi açıklamalı ve tutarlı önlemlerle sorunun önünün alınabileceği gösterilmelidir.      

Hükümetin göçmen çocukların ve gençlerin eğitimine ilgisizliğinden hareketle, demokratik güçler AB ve BM’den temin edecekleri fonlarla web tabanlı girişimcilerle birlikte göçmenlere kitle kaynaklı eğitim videoları sunulabilir. Türkiye göçmenlerin ülkelerinin müfredatlarına da uygun olarak hazırlanacak sanal sınıf uygulamaları ve eğitim videolarıyla, Türkiye’de yaşı geçtiği için okula gidemeyen mülteci gençlerinin/öğrencilerin en az yarısına 5-6 ay içerisinde eğitim hizmeti vermek başarılabilir. Bu fonla binlerce mülteci öğrenciye burs verilmesi de sağlanabilir. Hükümet ise AB fonlarında aldığı paraları „çarçur“ etmekte, bu fonları kendine yeni bir döviz kaynağı olarak görmektedir. Ama göçmen çocukların ve gençlerin temel ve meslek eğitimininin hükümetin görevi olduğu vurgulanmalı, hükümetin ise bu görevi baştan savma, yetersiz, kalitesiz bir eğitimle geçiştirdiği, göçmen çocukların ciddiye alınmadığı, AB fonlarının etkin kullanılmadığı gösterilmelidir.

Oysa Türkiye’deki göçmenler için çağdaş, ırkçı milliyetçi olmayan kendi ana dillerinde bir eğitim şarttır. Burda acilen göçmen gençlere dönük mesleki eğitim okulları açılmalıdır. Türk devletinin eğitimindeki milliyetçilik sürekli dışa vurulmalıdır. Göçmen öğrencilerin okula devamını artırmak için ücretsiz okul yemeği, ücretsiz ulaşım ve ücretsiz okul üniforması verilmeli. Eğitimden uzun süredir mahrum kalmış yahut okula devam etmek istemeyen öğrenciler için meslek kursları açılmalıdır.

Türkçe derslerinin tecrübeli ve liyakatli öğretmenler tarafından verilmesi sağlanmalıdır. Türkçe ders kitapları ve temel bilim ekipmanları da tamamen ücretsiz hale getirilmeli, göçmen çocukların (yönlendirme) oryantasyon ve (içsel gücüyle davranışa hazırlama) motivasyon eksikliği giderilmeye çalışılmalıdır. Göçmenlerin devam ettiği okullarda özellikle nitelikli okullar arasında kardeş okul projeleri başlatılıp entegrasyona farklı boyutlar kazandırılmalıdır. Bu çocukların anadillerini bilen öğretmenlerin yardımıyla çocuklar hem anadillerini öğrenmeliler, hem de yaşlarına, seviyelerine göre değerlendirilerek türkçe, matematik gibi derslerin verildiği 1-2 yıllık hazırlık sınıflarına alınmalı, pratik derslerde yaşıtlarıyla birlikte eğitim verilerek, daha kısa zamanda entegre olmaları sağlanmalıdır. Normal sınıflarda eğitim almaya hazır çocuklar hızla bu sınıflara kaydırılmalıdır.

Savaş, şiddet ve yakınlarını kaybetme gibi travmatik süreçler yaşayan göçmen çocukların yaşadığı psiko-sosyal sorunlar nedeniyle bu okullardaki rehber öğretmen sayısı ve niteliği muhakkak artırılmalıdır. Bu hususta BM, UNICEF’ten destek alınmalıdır.

Göçmenlerin topluma entegrasyonu, eğitim, meslek edindirme ve niteliklerinin artırılmasıyla mümkündür. Bu konularla ilgilenmeyen Erdoğan hükümeti toplumda büyük bir sorun yaratıyor.

Bir yanıt yazın