Haber / Yorum / Bildiri

Komünist Parti olmasaydı, yeni Çin olmazdı.. Çin Komünist Partisi 100 yaşında.. (Bölüm: II)

Altay PAMİR

Kuomintan’la kopan ilişkiler ve Mao’nun “Büyük Yürüyüşü”

Komintern’ın aracılığı Kuomintag (KMT) ve Çin Komünist Partisi ÇKP arasında kurulan Tek Cephe 1927 yılına kadar sürdü. Cephe’nin oluşmasında Sun Yat-sen’in büyük rolü oldu. Zira Sun Yat-sen Batı emperyalistlerine karşı Çin’in bağımsızlığının ancak Sovyetler Birliği’nin yardımı ve Komintern’in desteği ile gerçekleşebileceğine inanıyordu ve her iki kurumla sıkı bir işbirliği yanlısıydı. Komünistlerle Tek Cephe’nin oluşturulmasından sonra Sovyetler Birliği’nden Kuomintag, KMT’ye askeri yardım akmaya ve danışmanlar gelmeye başladı. 1923’de Çan Kay Şek SBKP’nin parti örgütlenmesini incelemek üzere Moskova’ya gönderildi. Çan dönüşünde Whapoa Askeri Akademisi’ni kurdu. KMT’nin kendi başına buyruk yerel askeri ve feodal ağalara karşı ülkenin birliğini sağlama mücadelesindeki başarılar bu Sovyet yardımları sayesinde gerçekleşti.

Sun Yat-sen 12 Mart 1925’de emellerini gerçekleştiremeden genç yaşta öldü. Ölümünden sonra Kuomintag içinde ayrışmalar da başladı. KMT ulusalcı bir burjuva demokratik hareketiydi. İçinde sağ ve sol kanatlar vardı. Sağ kanadın başını Çan Kay Şek çekiyordu. Sonunda Çan Kay Şek KMT içinde iktidarı ele geçirdi. 1926 senesinde ülkenin diğer eyaletlerini KMT hükümeti etrafında birleştirmek üzere “Kuzey Seferi”ne çıkıldı. Bu sefer sırasında Şangay ve daha birçok eyalet KMT etkisi altına girdi.

Bu sefer sırasında Çan Kay Şek Şankay ve Nanking’de gelişmekte olan burjuvazinin, özellikle sanayi burjuvazisinin desteğini kazandı. Bu destek O’na aynı zamanda Batılı emperyalist güçlerle de işbirliğinin yolunu açıyordu. Batı devletleri Nanking hükümetini tanımaya başladılar. Çan Kay Şek gördüğü bu destek karşısında Sovyetler Birliği’nin yardımına ve komünistlerle işbirliğine gerek kalmadığını ilan etti. Komünistlerin üstüne yürüdü. Çan Kay Şek’in bu tutumunda Sovyetlerin ve komünistlerin KMT içindeki sol kanadı desteklemesinin de etkisi olmuştur. Böylece ilk Tek Cephe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı, ikinci bir Tek Cephe girişimi 1936’da Japonlara karşı savaşta yeniden gerçekleşti, ama bu kez başarıyla, komünistlerin önderliğinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla sonuçlandı. Kuomintang lideri Sun Yat-sen’in eşi Çin Halk Cumhuriyeti Başkan Yardımcısı oldu.

Çan Kay Şek ve komünist katliamlar

Daha 1927 Nisanı’nda Çan Kay Şek KMT’den komünistleri temizlemeye başladı ve Nanjıng’de kendine sadık yeni bir Kuomintag hükümetini oluşturdu. Mayıs 1927’de Şangay’da sosyal hakları için komünistlerin desteğinde yürüyüş yapan işçilere ve provinslerde ayaklanan köylülere karşı büyük bir katliama girişti. Her türlü reform umudunu yok etti, Komünist Partisi’ni yasakladı, yakalayabildiği üyelerini astırttı. Mayıs 1927’de Kuomintag’in tek parti devletini kurdu. Temmuz’da da komünist avına devam etti. Binlerce komünist kadroyu öldürttü.

Tek Cephe’nin sonlandırılmasından sonra komünistier Nanchang, Guangzhou ve Changsha’da iktidarı almayı denediler, ama buralarda da KMT karşısında başarısız kaldılar. Bu ise partinin şehirlerde tabanını kaybetmesi anlamına geliyordu. Bu gelişme karşısında Parti Merkez Komitesi Ağustos ayında ayaklanmanın kırsal alandan, köylerden başlamasına karar verdi ve bunun için Mao’yu Güney Hunan bölgesinde görevlendirdi. Böylece parti 1927 yazında silahlı birlikler oluşturmaya ve belirli ayaklanmalar örgütlemeye başladı. Çan Kay Şek’e karşı iç savaş başlamıştı. Parti Merkez Komitesi’nin kararıyla Mao 11 Eylül 1927’de Sonbahar Hasat Ayaklanmasını başlattı ve KMT birliklerine ve büyük toprak sahiplarine karşı saldırıya geçti. Ama bu saldırılar başarısızlıkla sonuçlandı. Merkez Komite kararına göre saldırılar yerelde kazanılan gerillalarla yapılacaktı. Ama Mao bu saldırılarda hazır komünist birlikleri kullandı. Başarısızlıkta bunun da rolü oldu. Buna rağmen bu eylemler Çin’de Kızıl Ordu’nun doğuşunu sağladı. KMT ise Kuzey Seferlerini durdurdu ve komünistlerle iç savaşı hızlandırdı.

Köylerden şehirlere saldırı stratejisi

Yenilgiye rağmen bu ayaklanma partinin stratejisinde bir dönüm noktasını belirler. Partinin şimdiye kadarki stratejisinde mücadele şehir merkezlerinde yoğunlaşmıştı. Partinin şehirlerde tabanını kaybetmesiyle kırsal alanda, köylerde örgütlenme önem kazanmaya başladı. Mao ve Kızıl Ordu’nun kuruucusu Çu De kırsal alandaki halka dayalı bir strateji geliştirmeye başladılar. Bu strateji köy sovyetlerinin kurulmasına ve gerilla taktiğine dayanıyordu. Buna göre Çin’de iktidarı almak, sosyalizmi kurabilmek için toprak ağalarını devirip köyde devrimci dönüşümler gerçekleştirmek gerekiyordu. Mao’ya göre küçük ve topraksız köylüler proleterdiler ve Çin devriminde öncü güç konumundadırlar.

Yenilgiden sonra komünistler kıyı şehirlerden kırsal kesimlere geri çekilmek zorunda kaldı. Köylülere dayanarak ilk Sovyet cumhuriyetlerini kurdular. Bu cumhuriyetlerde ağaların topraklarına el kondu ve köylülere dağıtıldı. Parti çalışmalarının ağırlığı köye kaymıştı. Bu o günün koşullarında bir gereklilikti. Köylerde Sovyet cumhuriyetleri kurmak hem partinin hem Komintern’in politikasıydı. Ama parti 1930’lara kadar bazı şehirleri almak için yine de tekrar tekrar uğraştı. Her seferinde KMT’nin saldırılarıyla karşılaştı. Şehirlerde taban tutmak Çan Kay Şek’ın katliamlarıyla iyice zorlaşmıştı.

Mao yenilgiden sonra Jinggang dağlarına geri çekildi. KMT saldırıları sonucu daha daha da gerilere çekildi ve Jiangxi ve Fujian arasındaki sınır bölgesine yerleşti ve burada bir Sovyet cumhuriyeti kurdu. Parti merkezi de buraya geldi. Aynı anda Hunan, Sichuan ve diğer yerlerde de Sovyetler kuruldu. Parti bu dönemde köylü sorununun çözümü ve toprak reformuyla uğraştı. Ona göre büyük toprak sahiplerinin, asilzadelerin, toprakları küçük ve topraksız köylülere dağıtılmalıydı.

Çan Kay Şek komünist Sovyetlerin üstüne yürüyor

1928 senesinde Çan Kay Şek Çin’in kuzeyinde zaferler elde etti. Ama 1931 senesinde Japonlar Mançurya’ya girdiler, işgal etmeye ve güneye doğru ilerlemeye başladılar. Çan Kay Şek Japonlara karşı çıktı. Ama diğer yandan da komünist sovyetlere karşı savaşıyordu. Çan Kay Şek komünistlerle savaşı öne aldı. Komünistlerin üstüne yürüyebilmek için 1934’de Japonlarla ateşkes anlaşması imzaladı. Komünistlere saldırmak için arkasını sağlama almış oldu.

Komünistlere saldırmak için Çan Kay Şek 500 bin asker mobilize etti. Güney Çin’de Huan ve Kiangsi’deki ve diğer bölgelerdeki komünist köylü sovyetlerin üstüne yürüdü ve onları imha etmeye başladı, Parti merkezinin olduğu Jiangxi Sovyet bölgesini kuşattı. Kendisinden sayıca 10 kat büyük ve güçlü ve daha iyi silahlarla donatılmış Çan Kay Şek birlikleri karşısında geri çekilmekten başka çare yoktu. Ama nereye? Çan Kay Şek katliamları karşısında Güney’de kalmak olanaksızdı. Buralarda Çan Kay Şek güç kazanıyordu ve tutunmak imkânsızdı. Tek gidilecek yer Çan Kay Şek’in etki alanında olmayan 9 bin km uzakta, kuzey batıda Sovyetler Birliği sınırındaki Shaanxi eyaletiydi. O zaman Kuomintang yani, Çan Kay Şek doğu ve güney eyaletlerinde güçlü, batı ve kuzey eyaletlerinde ise güçsüzdü. Batı üzerinden kuzeye gitmek, çekilmek mümkündü. Parti yönetimi kuzey batıya çekilmek üzere hazırlıkları başlattı. Sovyetler Birliği’ne sınır olan bir eyalet her bakımdan güven vaat ediyordu.

Harekete, geri çekilişe 90 bin kişi katılacaktı. Bunlardan yalnız 35’i kadındı. 15 bin asker, 30 binin üzerinde yaralı ve kadınlar bölgede kadı. Kalanlar arasında Sovyet hükümetinin önde gelen yöneticileri ve Mao’nun küçük kardeşi de bulunuyordu. Çekilmeden sonra Kasım ayında bölgeye giren KMT birlikleri yakalanan yöneticileri idam ettiler, büyük bir katliama giriştiler.

Uzun yürüyüş ve Mao’nun Parti’de yükselişi

Yürüyüş hazırlıkları tamamlandıktan sonra Çan Kay Şek’in saldırısından önce komünist birlikler Ekim 1934’de harekete geçtiler. Uzun Yürüyüş başlamıştı. Bu yürüyüş Çin’in, ÇKP’nin tarihinde bir destandır. Bu yok olmak üzereyken var olma destanıdır. Ya Çan Kay Şek karşısında yok olacaksın ya da 9-10 bin km yürüyerek varolacaksın, güç kazanacaksın ve bir gün Çan Kay Şek’i “yok” edeceksin. Uzun Yürüyüş’e bu inanç ve azimle çıkıldı.

Uzun Yürüyüş’e Kızıl Ordu’nun birçok birlikleri katıldı. En tanınmışı ise ÇKP yönetimiyle, Mao ile birlikte hareket eden ordu birliğinin yürüyüşüdür. Birlikler geçit vermez karlı dağları aşmışlar, nehirleri ve bataklıkları geçmişler, batıdan kuzeye doğru ilerlemişler, 12.500 km katettikten sonra hedefe, kuzeyde Shaanxi eyaletinin Yan’an şehrine varmışlardır. Yanlarında bir silah fabrikasndan bazı makinalar ve bir baskı makinası da bulunuyordu. Yol boyunca savaş beylerinin ve toprak ağalarını mallarına ve silahlarına el koydular, küçük ve topraksız köylüleri kendi taraflarına kazandılar.

Yürüyüşe katılan 90 bin kişiden ancak %10’u 9-10 bin kişi hedefe ulaşabildi.  Çoğu yollarda kaldı, yoruldu, hastalandı, öldü veya kaçtı. Bir kısmı Çan Kay Şek’ın hava saldırıları sonunda hayatını kaybetti. Ama Mao Ze Tung ve Çu Enlay yönetiminde bir kesim yılmadan yollarına devam etti. 370 gün sonra 20 Ekim 1935’de hedefe Yan’an’a vardılar.

Zunyi Konferansı ve Mao’nun Parti liderliğine yükselişi

Ocak 1935’de Guizhou eyaletinin Zunyi şehrinde önde gelen parti yöneticileri bir konferansa çağrıldı. Jiangxi Sovyetindeki yenilgi konusunda hararetli bir tartışma yürütüldü. Mao ve taraftarları parti yönetimini ağır şekilde suçladılar. Konferansta alınan kararlarda Mao’nun görüşleri hâkim oldu ve Mao Parti Sekretaryası üyeliğine alındı. Çu Enlay ordunun başkomutanı olarak onaylandı. Ama Mao ve görüşleri partiye egemen oldukça ordu komutanlığı da Çu Enlay’dan Mao’ya geçti. Ekim 1935’de Yan’an’a varıldığında Mao Parti’nin tartışılmaz lideri konumuna yükselmişti. Uzun Yürüyüş aynı zamanda Mao’nun parti içinde yükselişini ve liderlik konumunu sağlamlaştıran önemli bir olaydır. Bu yürüyüşe katılanlar arasında ilerde ÇKP’nin önde gelen yöneticisi olacak Çu Enlay, Lin Shaoqi, Çu De, Lin Biao, Deng Xiaoping gibi şahsiyetler de bulunuyordu.

Parti yönetimi Yan’an’a yerleşti. O zaman Yan’an’da partinin küçük bir üssü bulunuyordu. Uzun Yürüyüş’te Parti büyük bir bedel ödemişti. Şimdi kuzeyde, her türlü saldırıdan uzak bu sakin yerde partinin “dinlenmesi”, toparlanması ve yeniden örgütlenmeye hız vermesi gerekiyordu. Parti yönetimi de öyle yaptı. Kuzeyde hızla örgütlendi, halkın desteğini kazandı. Bir sene sonra Parti ideolojik olarak güçlenmiş, pati içi çatışmalar sonuçlanmış, birlik ve bütünlüğünü sağlamlaştırmış olarak ortaya çıktı. Mao artık Merkez Komitesi başkanıydı. Parti yeniden Çin’de dikkate alınan bir güç haline geldi.

Japonlara karşı Çan Kay Şek ile ikinci işbirliği

1931 senesinde Japonlar Mançuray’ı işgale başladılar ve Mançuko kukla hükümetini oluşturdular. Amaçları güçlenen Kuomintang’a karşı Çin’deki Japon sermayesinin çıkarlarını korumaktı. Çin’de Japon mallarının boykot edilmesini önlemekti. Şangay’a ve Jehol’a askeri birlik indirdi. Japonlar Çin içine doğru ilerlemeye başladılar. Artık Çin’de Japon hegemonyası artmaya ve Çin için bir tehdit oluşturmaya başlamıştı. Bu Japon hegemonyasına karşı tüm partilerin ortak bir cephesi kurulması ve savaşması gerekiyordu, ÇKP tüm partilere Japonlara karşı ittifak önerisinde bulundu. Çan Kay Şek ise önce Kuomintag’ın ÇKP karşısında daha güçlü konumlara gelmesini, konsolide olmasını istiyordu. Ama olaylar O’nu bu ittifaka zorladı. Kuomintag ile ÇKP’nin yeniden bir ittifak yapması zorunluluk haline geldi. Bu zorunlu ikinci ittifak 1936 senesinde oluştu. Ama bu ikinci ittifak 1937 senesinde Marko Polo Köprüsü’ndeki olayla patlak veren ikinci Çin-Japon savaşıyla hayata geçmeye başladı. Japonlara karşı savaş ulusal bir görev olarak kaçınılmazdı.

Çin-Japon savaşı 1937’de Marko Polo Köprüsü’nde Japon ordusu ile Kuomintag ordusu arasında çıkan bir çatışmayla başladı, İkinci Dünya Savaşı boyunca devam etti. Parti birlikleri hem Japonlara karşı kahramanca savaştı, hem de olabilecek bir devrim için hazırlandı. Savaş esnasında etki alanını genişletti. Etki alanı 1927 iç savaşında terkettiği alanlara kadar yayıldı. Parti savaştan güçlenerek çıktı. Komünistlere karşı güç gösteren Çan Kay Şek Japonlar karşısında başarılı olamadı. Japonlar kıyı bölgelerini işgal ettiler ve Nanjing’de büyük bir katliam yaptılar. Çan Kay Şek hükümeti Chongqing’e geri çekilmek zorunda kaldı. Ama Japonlar da işgal ettikleri yerlerde uzun süre kalamadılar. Nihayet 1945’de Japonların İkinci Dünya Savaşı’nda yenilgisi, kapitülasyonu ile Çin-Japon savaşı da bitti.

İkinci iç savaş ve zafere giden yol

İkinci Dünya Savaşı’nın bitimiyle ve Japon kapitülasyonuyla birlikte Mao Çan Kay Şek’e aradaki anlaşmazlıkları çözmek için görüşme önerisinde bulundu. Chongqing’de görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı. Kuomintag tüm ülkeyi kendi kontrolüne almak istiyordu. Böylece Kuomintag ile olan ittifak da sona erdi. Esasında iki parti arasındaki husumet savaş boyunca için için sürmüş ve Kuomintag Uzun Yürüyüş’ün intikamını almayı asla unutmamıştır. Japonlara karşı savaş bittikten sonra 4 sene sürecek bir iç savaş başladı. Çan Kay Şek’in birliklerinde disiplin yoktu, komutanlar yiyiciydi ve halka korku salıyorlardı. Buna rağmen 1947 seçimlerini Kuomintag kazandı. Partinin ordusu Halk Kurtuluş Ordusu halk içinde büyük bir desteğe sahipti. Halk Kurtuluş Ordusu 1948’de Mançurya’yı, 1949’da da Nanjing ve Şangay’ı aldı. Böylece Mao yönetimindeki komünistler ve komünist Halk Kurtuluş Ordusu Çan Kay Şek birliklerini yendiler ve iç savaştan zaferle çıktılar. Mao 1 Eklim 1949’da Pekin’de Tiananmen meydanında Çin Halk Cumhuriyeti’ni ilan etti. Çin halkı artık özgürdü. Binlerce yıldır devam eden despotluklar ve diktatörlükler sona ermiş, emperyalist güçlerin Çin halkı üstünde kurmak istediği esaret bitmiş, ÇKP öncülüğünde halkın iktidarı, diktatörlüğü kurulmuştu. Artık ülkenin kalkınması, halkın yokluktan kurtulması, sosyalizm kuruculuğu yönünde adımların atılmasına başlanabilirdi.

Çan Kay Şek de bir ada olan Çin’in Tayvan eyaletine kaçtı. Orada ABD’in desteği ile bir hükümet oluşturdu ve diktatörlüğünü ilan etti. Bugün Tayvan’ın ana ülkeye katılması bir sorun olarak durmaktadır. Çin bu sorunun barışçıl yollardan çözülmesini istemektedir. Makau, Honkong gibi Tayvan da bir gün ana vatana geri dönecektir.

Bir yanıt yazın