Haber / Yorum / Bildiri

DEVRİMCİ DURUM ÜZERİNE

Cevahir CEVHER

YAŞADIĞIMIZ tarih, sınıf mücadeleleri tarihidir. Ve çağımız kapitalizmden sosyalizme geçiş çağıdır. Özelde Türkiye kapitalizminin, genelde dünya kapitalizminin ciddi bir ekonomik, siyasal krizinden kaynaklı olarak, Türkiye devrimi için nesnel koşulları olanaklı hale getirmesine rağmen, Türkiye devrimini yaratacak, başaracak olan öznel olanaklar ve araçlar yaratılamamıştır. Devrim, üretim güçleriyle mevcut üretim ilişkileri arasındaki uzlaşmaz çelişkileri doğru kavrayarak ve bu çelişkilerden yola çıkarak eski sosyal düzeni yıkmak, yerine yeni, ilerici bir toplumsal düzeni kurmaktır. Daha açık söylemek gerekirse devrim; toplumsal gelişmenin yasal bir evresi olup, sınıf savaşımının en yüksek biçimidir. Devrimci durum ise; belli bir sosyal sistemin ekonomik ve politik bunalımını ifade eden ve sosyal devrimin ortaya çıkmasının mümkünlüğünü belirleyen objektif şartların bütünüdür.

Üzerinde yaşadığımız topraklarda bu objektif şartların, yani devrimci durumun olgunlaşmasına dair şöyle bir değerlendirme yapmamız mümkündür: Kapitalizmin en yüksek aşaması olan emperyalizm çağında yaşadığımız kapitalizmin krizi, artık krizden öte bir çöküşün işaretidir. Bugün içinde yaşadığımız bu durum, aynı zamanda nihai bir çöküş içerisinde olan vahşi kapitalizmin, en gerici temsilcilerinin siyasal egemenlik biçimi olan faşizmi uygulamaya sokmalarının tanıklığını yapıyoruz. Devrimci duruma dair, Lenin birçok ön açıcı eser bırakmıştır. Lenin’in bu konuya dair işaret ettiği gibi devrimci durumu şu temel belirtileri gösterir; egemen sınıfların üstünlüklerini aynı biçimde sürdürmelerinin artık imkansızlaşmış olması, öte yandan, bir devrimin ortaya çıkması için, sadece alt tabakanın eskisi gibi yaşamak istememesi yeterli değildir. Bunun diğer bir şartı da, üst tabakanın artık öyle yaşayamamasıdır. Ayrıca, ezilen sınıfların ihtiyaçlarından ve yoksulluklarından doğan baskının görülmemiş derecede artmış olması; <barışçı> dönemde hiç ses çıkarmadan soyulmalarına rıza gösteren, ama bunalım ve üst tabakanın yarattığı şartlar karşısında, fırtınalı günlerde bağımsız olarak tarihsel eyleme geçen kitlelerin faaliyetlerinde gözle görülür bir artışın olması gerekir…

Devrimci duruma dair Lenin, birçok eserinde, somut durum üzerinden yaptığı somut tahlillerle sıkça bu konuya dair bu şekilde açıklık getirmiştir. Ancak hemen şunu da belirtmekte fayda vardır, hepimizin demeyeyim, ama bir çoğumuzun bildiği gibi nesnel anlamdaki her devrimci durum, sosyalist devrimin gerçekleşmesi için yeterli değildir. Sosyalist devrimin olabilmesi için nesnel koşulların olgunlaşması kadar, öznel koşulların da buna uygun olarak olgunlaşması gerekir. Mesela nesnel olarak var olan toplumsal durumdan rahatsız olan kitleleri yönetip, yönlendirecek, doğru bir strateji ve taktik uygulayan devrimci bir partinin var olması gerekir. Bu devrimci partinin aynı zamanda kitlelere siyasi bilinç taşıması, devrimci durumun öznel koşullarını olgunlaştırma anlamına gelir. Marksist devrimci durum teorisi ancak o zaman ete kemiğe bürünür. İşçi sınıfının partisi, işçileri bilinçlendirdiği, işçiler içerisinde örgütlendiği, diğer emekçi kitlelerle ittifakını kurduğu oranda işçi partisi olma niteliğini kazanır. Bu başarılamıyorsa, ne işçi sınıfı hareketinin geçmişine sahip çıkma girişimleri, ne de enternasyonalizm iddiaları, bir kuruluşu işçi sınıfı partisi yapmaz.

Marksizm-Leninizm teori ve pratiği ile sınanıp, donanmış bir işçi sınıfı partisi, aynı zamanda ülkenin özgün koşullarına göre bir devrim stratejisi belirleyip, parti programını hayata geçirecek taktikleri uygulamaya koymalıdır. Bunu yaparken de ülkenin sosyo-ekonomik yapısını, üretim araçlarının gelişmişlik düzeyini, üretim ilişkilerinin aldığı yeni biçimi somut veriler üzerinden değerlendirmelidir. Bu da yetmez. Üretim ilişkilerinin sonucu olarak emekçi halkın psikolojik durumunu, köylünün toprakla olan ilişkisini, etnik ve mezhepsel farklılıkları doğru değerlendirip ona göre bir strateji belirlemelidir.

Ulusal meselede Lenin’in belirttiği gibi ‘Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı’ sonuna kadar desteklenmelidir. Özellikle Kürdistan’da yoksul Kürt işçi ve emekçilerinin nihai kurtuluşu için, Kürdistan’da çarpık da olsa kapitalizmin gelişimini, Kürt işçi ve köylülüğünün karakteristik yapısını somut veriler üzerinden analiz etmek gerekir. Bunu yaparken de Kürdistan’da Marksist damarı bulup bu damar yoluyla Kürdistan devrimci ve komünistleriyle irtibata geçmek gerekir.  Bu meseleye dair kafası karışık olanlar buna dair ustaların yazdıklarını yeniden okumalıdırlar. Bütün bu analizleri sağlıklı, objektif ve bilimsel bir bakış açısıyla yapmak için, öncelikle uzun yıllardır bu topraklarda sol geleneğe egemen olan Kemalizm ile hesaplaşmak gereklidir.

Bütün bunlara baktığımızda devrimci nesnel koşulların, devrimci öznel koşullarını yaratacak ve devrimi başarıya götürecek devrimci proletaryanın partisini oluşturmanın eksikliğinin kendisini dayattığını görüyoruz

Bir yanıt yazın