Haber / Yorum / Bildiri

Anadil Yüreğin Dilidir!

Çiğdem Erkan

Bütün çocukların eğitim alma hakkı vardır. Her çocuk doğduğu toplumun içinde, kendi anadiliyle var olur. Yaşadığı aile ve kültürel mirası olan dili doğar doğmaz ona bir iletişim aracı, duyumsama ve algılama alanı oluşturur. Çocuk anadilini seç(e)mez. Büyürken ne kadar çok kültürlerarası ve çok dilli büyürse, çocuk için o kadar geniş bir perspektifle olanı biteni analiz etme olanağı sunar.

Türkiye’de çok kültürlü bir yapı olmasına karşın, Kürt bir çocuğun bu çok dilli alana girmesi zorunlu hale getirilmiş, neredeyse kendi diline, kendi düşüncesine yabancı kalmış nesiller yetişmiştir. Kuşaklar boyunca Türkiye’de ve Kürdistan’da yaşanılan ölümcül ve insanlık dışı zulüm öyle ki en çok da çocukları kurban etmektedir. Aile içinde konuşulan dil, büyüdükçe unutturularak, muktedir olan tarafından Kürtçeyi anadili olmaktan çıkaran bir politik üstünlük ile silinmekte ve yok sayılmaktadır. Oysaki anadili çocuğun hayatı anladığı, kalbinden geçen dildir.

Çocuğun okula başladığı zaman zihninde ayrımcılık, yok sayılma, hepsinin ötesinde kendini anadiliyle ifade edememe gibi şeyler yoktur. Ancak Türkiye’de okula başlayan çocuklar ikinci dil olarak İngilizce, Fransızca, Almanca öğrenirken Kürtçe konuşan bir çocuk henüz kendi anadilini özgürce konuşabildiği bir okulda okuyamıyor. Yaşadığı coğrafyadaki birden çok dilin varlığından habersiz Türk çocukları ise kültürel olarak eksik ve tek taraflı büyümekten geri duramıyor. Böylece kendi farkındalığı dışında, dışarıdan suni olarak dayatılan milliyetçilik duygusuyla onlarca kuşak farklı etnik yapıya sahip Anadolu’nun kadim halkına baskı kurmaya ve en kötüsü de onları, kendi sınıfından insanları yok etmeye, yok saymaya devam ediyor. Aldığı bu milliyetçilik zehiriyle, ona yaşamı dar eden bu ırkçı, faşist devlete payanda oluyor. Bir devlet politikası olarak Türk-İslam senteziyle uygulanan bu hırçın ve saldırgan yapı başka kimlik ve kültürlere de uygulanıyor.

Farklı dil gruplarından olan Kürtçe ve Türkçeyi birlikte öğrenebilen, toplumu anlayışı çok dilli olduğu gibi kültürlerarası bir bağlantıyla sağlanmış birey elbette yetişkin yaşlarında da seçeceği mesleği ve yapacağı şeyleri de o denli rahat ve kendine uygun seçecektir. Ancak daha çocukken elinden alınan anadili, değersiz ve kamuoyu ile de dışlanmıştır. Unesco kayıtlarına göre dünyanın üçte ikisi ikinci bir dil konuşmaktadır. Çocuk Hakları Bildirgesi’nde her çocuğun ana dilinde eğitim alma hakkı belirlenmiştir. Anadili Kürtçe olan çocuğun dili, ikinci dili ve kültürü anlamada da önemli bir kültürel sermayedir. Türkiye’de anadilini konuşma ve eğitim alma hakkı başta Kürtçe olmak üzere diğer farklı kimlikler de dâhil olmak üzere okullarda verilmelidir.

Yıllardan beri uygulan zorunlu göç, sömürü ve asimilasyon politikaları ile kendi topraklarında ikinci sınıf bir pozisyona sokulan Kürt halkı, kendi kuşaklarının devamını sağlayacak sağlam karakterli bireyler yetiştirmede de alan bulamayacak hale getirilmiştir. Bilimin, teknolojinin, sanatın ve toplumsal hafızanın gerisine itilmeye çalışılan Kürt çocuklarının da hayatın tüm alanlarında diğer tüm çocuklar gibi hakları olduğu daha kararlı ve keskin bir biçimde ortaya koyulmalıdır.

Günümüzde Kürt çocuklarının kendi anadillerinde eğitim görmeye ve üzerine ekleyeceği başka dillere de ihtiyaçları ve potansiyelleri vardır. Bu çocuklar kendi doğduğu topraklarda, kendi kültürünü bilmeden, tanımadan, toplumun içinde “ben varım” diyemeden büyüyüp gitmemelidir.

Devlet tarafından yaşama hakkı elinden alınan Ceylan Önkol, Uğur Kaymaz gibi daha nice çocuğumuz, sadece Kürt oldukları için birer tehdit olarak görülmüştür. Onlar gibi anadillerini konuşup, kimliğinden dolayı öldürülmeyen, yok sayılmayan bir gelecek kurmak komünistlerin, sosyalistlerin, devrimcilerin, kendine insan diyen herkesin boynunun borcudur.

Bir yanıt yazın