Haber / Yorum / Bildiri

Cumhuriyet’in Sefaleti

Armağan MUTLU

1909 yılının Mart ayının 11. Günü.. 

İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenen konferansa konuşmacı olarak davet edilen İsmail GASPİRİNSKY konuşma yapmak üzere kürsüye çıkmıştı. 

Onu dinlemeye gelenler arasında ki en dikkat çekici isim belki de CELADET BEDİRXAN’DI. 

İsmail GASPİRİNSKY’nin söylediği: “Biz yolumuza Türk soyundan gelenler ve Türkçülüğü savunan diğer uluslar ile devam edeceğiz. Zira Osmanlı devletine düşmanlık eden (o dönem İngiltere, Rusya, Fransa ) devletler Türkçülüğün merkez alındığı bir ülke de bizimle barış sağlayacaktır.” sözleri Cumhuriyetin kuruluş felsefesini de kuruluş amacını da özetler nitelikteydi. 

Celadet BEDİRXAN bu sözleri çok mantıksız bulmuş, salonu terk etmişti. 

Kendisi ile birlikte salonu terk eden diğer önemli kişiler ile birlikte sürgün edilecekti, ihanete uğrayacaktı, siyasetten el çekip, Kürtçe dil çalışmaları yapacaktı… 

Bu sözleri Mustafa Kemal’e yazdığı mektupta söyleyecek, M. Kemal’e Türkçe ve Kürtçe dâhil olmak üzere bir de dil dersi verecekti. 

Bu sözleri söyledikten 5 yıl sonra İsmail GASPİRİNSKY öldü, ama sözleri aynen gerçekleşti. 

1923 yılında İngiltere, Fransa ve Rusya’nın (Sovyet Rusya’nın mantıklı siyasi manevrası) desteği ile Türkiye de Türk ulusunun üstünlüğünün kabul edildiği sözde bir cumhuriyet kuruldu. 

Kürtler, Aleviler, İşçiler, komünistler yok sayıldı, katledildi, yasaklandı, sansüre uğradı ve sürgün edildi. 

Bu kesimler içerisinde Kemalizm’e boyun eğenler kaldı.

Ayaklanma sürecinde haklı isyanları bastırma rolünü üstlenen ve isyanlara destek vermeyenler ise devlette yüksek yerlerde görev aldı, mülk edindi ve isimleri tarihe gömüldü. 

Örneğin Celadet BEDİRXAN’IN Ülkeye dönmesini istemeyen M. Kemal, ona destek vermeyen kardeşlerine ÇINAR soy ismini verip, önemli kadrolarda görev vermiştir. 

1 Mayıs’ı kutlamak isteyen Nâzım sürgün edilmiş, kendisini destekleyen Şevket Süreyya’ya dokunulmamıştır, çünkü TKP üyesi iken 1927’de Kemalist olmuştur. 

Veya, Kürtlerin kurduğu kısa süreli cumhuriyete destek vermeyen, isyanlarda ihanet eden Diyap AĞA okur-yazar olmamasına rağmen vekillik ile ödüllendirilmiştir.

Daha birçok örnek verebilirim, ancak bu kadarının yeterli olduğunu düşünüyorum 

Kendisinden olmayana baskı, sürgün, zulüm, ölümü reva gören, emperyalizmin çıkarları doğrultusunda zoraki kurulan sözde cumhuriyet ile övünülemez. 

Cumhuriyet Kemalizm ile sosyalistlik yapmaya çalışan SİP-TK (Kemalist) P, TİP, TKH gibi öznelerin bahsettiği gibi ilerici bir yöne sahip değildir. Bahsedilenin aksine gerici yönleri çok daha fazladır. 

Toplumun emekçi halkına, ezilen kesimlerine hiçbir fayda sağlamamıştır. 

Hiçbir zaman laik olmamış aksine dinci olmuştur. Kemalist propaganda için imamlara vaazlar verdirmiş, komünizme karşı cephe oluştursun diye birkaç tarikatın kurulmasına izin vermiştir. 

Dincilik milliyetçilik, şovenistlik vb. faşist ideoloji ile kurulan cumhuriyet ve kurucu zihniyeti, 100 yılda hiçbir alanda hemen hemen bir başarı elde edememiştir. 

Cumhuriyet tarafından sürgün edilenler ise Uluslararası birçok çalışma yapmış, birçok ödül almış, enstitü kurmuş, ilerici birçok adım atmıştır…

Bu cumhuriyet her özel günde Anıtkabir’de bir ölüyü diriltmek için akın eden seküler milliyetçiler dışında bir şey yetiştirmemiştir. 

Seküler milliyetçilerin gelecekte benzemek istemediği İran, Yemen, Cezayir, Bangladeş vb ülkelerden daha gerici olduklarını hatırlatmakta fayda var.

Türkiye bilimsel alanda 1, edebiyat alanında (Orhan Pamuk postmodern bir roman yazmasa ödül almayacaktı) Nobel ödülü almış iken; İran 3,Yemen 2, Cezayir 2, Bangladeş 2 Nobel ödülü almıştır. 

Ve bugün sözde cumhuriyet 100. Yılında kuruluş felsefesi ile yönetilirken bir arpa boyu yol alamamış, gericiliğe ve sefalete mahkûm olmuştur. 

Kurtuluşu ise, kuruluş felsefesine itiraz edenlerin haklı isteklerinin yerine getirilmesi ile mümkündür. 

Yani: Boyun eğmeyen,  işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, Kadınların bilimsel, örgütlü mücadelesi ile.. 

Kim bilir, belki de kurulacak başka bir ülkedeki sıçrama ile…

Bir yanıt yazın