Haber / Yorum / Bildiri

Doğu – Batı Ölüm sessizliği; Çocuk Sesleri

Armağan MUTLU

Tarih 20 Kasım 2004.

15 yaşında gündüz okula giden, öğleden sonra kereste fabrikasında çıraklık yapan, asi bir çocuktum. 

Sabah okulda dünya çocuk hakları ile ilgili verilen konferansa katılmıştım. 

Konuşmacı ülkemizin çocukları koruduğundan bahseden konuşmasını sürdürürken, ben fabrikaya geç kaldığım için patrona söyleyeceğim savunmayı aklımda kurguluyordum. 

Konferans bitti, derin bir oh çektikten sonra koşarak yetiştim sanayiye birkaç tokadın ardından işe koyuldum…

Tarih 21 Kasım 2004.

Akşam yorgun geldiğim, evde mandalina yerken akşam haberlerini izliyoruz. 

Spiker Güneydoğu’daki illerde sokağa çıkma yasağına uymayan teröristlerin kahraman polis ve askerler tarafından etkisiz hale getirildiğini söylüyor. 

Ertesi sabah okuldan fabrikaya gitmek için dolmuş beklerken bir parti binasının önünde toplanmış ayağı terlikli önlüklü kocaman insanlar görüyorum, anlam veremiyor soruyorum. 

40- 45 yaşlarında bir amca üzerinde önlük ayağında terlik, yakasında beyaz yakalık, gözlerinde hüzün ile karışık öfke ile anlatıyor:

Mardin Kızıltepe’de bir çocuktan bahsediyor babası ile birlikte öldürülmüş. 12 yaşındaymış bedeninden 13 kurşun çıkmış. 

“Polisler öldürmüş” diyor. 

Aklım almıyor bu gaddarlığı. 

“Ne yapmış ki?” diyorum saçma sapan olduğunu bildiğim için sessizce. 

“Ne yapmış olabilir ki?” diyor amca 

Evet, soruyu kendime soruyorum 

12 yaşında bir çocuk koca polise ne yapmış olabilir?

Ne yapmış olabilir ki, 13 kurşunu bedeninde görmek için, aklım almıyor; yutkunup soruyorum kendi kendime: “Ne yapmış olabilir?”

Kendi kendime bu sorunun cevabını önceleri hiç bulamadım. 

Sonra buldum.

Bu çocuk KÜRT doğmuş olabilir, 

Suçu KÜRT olmak olabilir. 

Sorunun cevabını, Kürtçe konuşanın döküldüğünü gördüğüm zaman buldum. 

İzmir’de bir çocuğa bunu kim yapsa müebbet hapis yer. 

Mardin’de yapan polisin yargılanmadığını görünce buldum. 

Katli yapan polisin, ölünce, isminin üst geçide verildiğini duyunca, emin oldum. 

Emin olunca kahroldum 

Evet, artık anlamıştım. 

Koskocaman bir mücadelenin neden olduğunu anlamıştım. 

Gözümün önündeki olay bana 120 yıllık Kürt realitesini anlatan resmi kitapların, yanlış anlattığını, anlatmaya yetmişti…

Zilan neyse, Dersim neyse, bu da oydu! 

Kürtlere ölüm, sürgün, tutsaklık reva görülmüştü.

Roboski olunca şaşırmadım. 

Taybet Ana’nın cesedi sokakta bekletilirken de şaşırmadım. 

Küçük Ceylan’ın cansız bedeni dondurucuda bekletilirken de şaşırmadım. 

Son 5 yılda zırhlı araç tarafından ezilen 44 çocuğun haberlerini görünce de şaşırmadım. 

Çünkü emindim artık faşist faşistliğini yapıyordu.

 Peki, ülkedeki sözüm ona sosyalist hareketler ne yapıyordu? 

Marksizm-Leninizm’i okuyup, içki içerken masada ülke kuruyor! 

Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı kitabına KÜRTLER hariç başlığını atıyordu. 

Kürtleri İngiliz işbirlikçisi ilan edip M. KEMAL’İ komünist yapma uğraşında mücadele veriyordu. 

LGBT’nin postmodern savunuculuğunu kendine dert edinmiş, sokak hayvanları için gözyaşı döküp, ikinci kattaki barlarda bağış organizasyonu düzenliyordu. 

Her kongrede bir araya gelip Kürtlere “bizimle olun, size anadilde eğitim hakkı vereceğiz” deyip, sanki verme hakkına sahipmiş gibi böbürleniyordu. 

Kürtlere gerici şeriatçı olarak bakıp, tepeden nara atıyordu. 

Kürt tarihini Sovyetlere sığdırıyor, gerisini yok sayıp, gerici olarak niteliyordu.

 Oysa; 

Ezilen ulusun olduğu bir ülkede sosyalizmin olmayacağını (MARX) bile-isteye görmezden geliyordu. 

Çok belliydi bu devletin sosyalistleri oldukları; bu devletin sosyalisti, kürdü, alevisi olmak ile bu devletin faşisti, dincisi, liberali olmak arasında fark yok.

Gerici burjuva zihniyet üzerine kurulmuş devlete başkaldırmak için, destek kimden gelirse gelsin meşrudur. 

Ve bu ülkenin ezilenlerinin kurtuluşu olmadan sosyalizm gelmeyecektir. 

Anadolu ve Ortadoğu işçi sınıfının ulus dinamiği olan Kürtlerin bağımsız sosyalist ülkesi kurulmadan, kurtulmaları da mümkün değildir 

İşte o zaman UĞUR KAYMAZ dâhil faşizm tarafından ölümün reva görüldüğü tüm çocukların hesabı sorulacaktır… UĞUR KAYMAZ nezdinde hayatını kaybeden tüm çocukları saygı ile anıyorum…

Bir yanıt yazın