Haber / Yorum / Bildiri

Savaşa hayır!

Halklarımıza, işçi sınıfımıza, emekçilere, aydın ve sanatçılara, kadın ve gençlere çağrı!

Suriye’nin kuzeyi, Fırat’ın doğusu, Rojova’ya operasyon yeni bir savaştır, savaşa karşı çıkalım!

“Bir gece ansızın gelebiliriz” diyen Erdoğan Fırat’ın doğusu, Suriye’nin kuzeyi Rojova’ya girme tehditlerini gerçekleştirme yolunda. Askeri güçlerini Suriye’nin kuzeyinden çekmeye başladığını açıklayan ABD, ‘ne engelleriz ne de destekleriz’ diyerek Erdoğan’a Rojova’ya girmesi için yeşil ışık yakmış oldu. Sonradan Pentagon’un “onaylamıyoruz”, Trump’un “Türkiye benim sınırlarım dışında olduğunu düşündüğüm bir şey yaparsa ekonomisini mahvederim” açıklamalarına ve bazı senatörlerin şiddetli tepkilerine rağmen bu yeşil ışık hâlâ yanmaktadır. Bunu fırsat bilen Erdoğan sınıra askeri sevkiyatı hızlandırdı. Genelkurmay “hazırlıklarımız tamam” açıklaması yaptı. Erdoğan ve ona bağlı havuz medyası sürekli savaş çığlıkları ve tamtamları arasında hamaset edebiyatıyla kamuoyunu baskı altına almaya, onu savaşa hazırlamaya çalışmaktadır. Operasyonun sınırlarımızı tehdit eden YPG “terörüne” karşı olduğu yalanını yaymaktadır.

Oysa Suriye’nin Kuzeydoğusu’na yapılacak bu operasyon ‘teröre karşı bir askeri harekât’ değil Kürt halkına karşı yeni bir savaştır. Suriye’nin kuzeyinde halkların oluşturdukları demokratik yapıya, Kürtlerin yarattıkları statüye karşı bir saldırıdır. Suriye’nin Kuzeydoğusu’ndaki halkların temsilcileri ve bu halkların askeri gücü Demokratik Suriye Güçleri SDG Komutanlığı, ABD ve Türkiye ile birlikte gerçekleştirilen “Sınır Güvenliği Mekanizması” için üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiklerini, “Türkiye ile herhangi bir savaşın yaşanmaması için” çalıştıklarını açıkladı, ama Türkiye’nin saldırması durumunda da “savunma haklarını kullanacaklarını”, Arap, Kürt, Süryani, Asuri tüm halklarla birlik olup “Türkiye’nin saldırılarına karşı meşru haklarını kullanarak” ülkelerini savunacaklarını bildirdi. Türk ordusu Kuzeydoğu Suriye’de vatanını savunan halklarla karşı-karşıya gelecektir. Bu halk işgal edilen toprakları üzerinde göçmenlere ve cihatçılara köy ve şehirler kurulmasına karşı koyacak, direnecektir. Türkiye bu “operasyonuyla” Türk halkı ve Kürt, Arap ve diğer halklar arasına etkisi asırlar sürecek düşmanlık tohumları ekecek, tamiri güç acılara sebep olacaktır. Buna müsaade etmemek Türk halkının elindedir.

Bu “operasyon”la Erdoğan ülkeyi Ortadoğu savaş bataklığına iyice sokmaktadır. Trump “yeşil ışık” yaktı, ama Türkiye’nin “bundan böyle, ABD’nin son iki yıldır, bölgede yakaladığı  İŞİD savaşçılarından sorumlu olacağı” açıklamasını yaptı. Böylece Trump sadece yakaladığı IŞİD’çilerin bekçiliğini ve gardiyanlığını Türkiye’ye vermiyor, bölgede İŞİD’le mücadeleyi Türkiye’ye, Erdoğan’a havale ediyor. Geçmişte Erdoğan’ın beslediği ve desteklediği, ama YPG ve SDG güçleri karşısında yenilen İŞİD hücreleri şimdi bu savaş ortamında yeniden canlanacaklar, bu kez de ABD’nın işlevini üslenen Türkiye’ye karşı saldırıya geçeceklerdir. Bunların nelere muktedir olduğunu “Ankara Garı Katliamı”nda gördük. Erdoğan bu saldırıyla Ortadoğu’da Türkiye’nin başına yeni çoraplar örmektedir.

Erdoğan ülkeyi böylesine büyük bir tehlikeye sürüklerken, en az onbinlerce insanın öleceği, anaların göz yaşının dinmeyeceği bir savaşa dört elle sarılırken, tek düşündüğü kendi çıkarlarıdır, kendi iktidarının ömrünü uzatmaktır. Özellikle son yerel seçimlerden sonra faşist AKP-MHP iktidarının tabanı hızla erimektedir. AKP’nin içi durmadan kaynıyor. Bir milyona yakın üyesi AKP’yi terk etmiş, yeni kurulacak partilere yönelmeye başlamıştır. Zamlardan, pahalılıktan bezmiş geniş halk yığınları artık sırtını Erdoğan’a dönmektedir. Erdoğan’ın oy oranı çoktan çekirdek denen %30’un altına düşmüş durumdadır. İktidar elden gitmektedir. Bu gidişi durdurmak için Erdoğan tek çareyi Suriye’de Kürtlere karşı yeni bir savaşta görmektedir. Vatan batacak, insanlar ölecek, halklar Türk halkına düşman olacak, onun umurunda değildir. Onun için önemli olan tek şey iktidarıdır. Bu gerçek niyetini örtmek için O, sürekli bir “PKK-YPG terör tehlikesi” var etmekte, milliyetçiliği ve şovenizmi körüklemekte, toplumda kutuplaşma ve gerilimi arttırmakta, Kürt sorunun barışçıl çözüm yollarının önünü kapatmakta, tek yolun savaş olduğunu halka dayatmaktadır.

O şimdi bu savaşı Kuzeydoğu Suriye’ye girerek başlatacaktır. Erdoğan’ın başlatacağı bu savaş yeni zamlar getirecek, Türk lirasının dolar karşısında değerini pula çevirecektir. Trump’un mahvetmesine gerek kalmadan Türk ekonomisi mahvolacaktır. Uluslararası alanda Türkiye komşularıyla geçinemeyen saldırgan bir devlet olarak görülecek, itibarı iyice düşecektir. Türkiye’yi zor günler beklemektedir.

Erdoğan’ın bu tehlikeli gidişine, Fırat’ın doğusuna yapacağı operasyona, savaşa karşı çıkmak Türk işçi ve emekçilerinin, aydın ve sanatçılarının, gençlerin ve kadınların, devrimci ve demokratik, barış ve ilerici güçlerinin önünde duran en acil görevdir. Az da olsa savaşa karşı barış sesleri toplumun her kesiminden yükselmeye başladı. Ama bu daha bir çığlık haline gelmedi. HDP dışında muhalefet partileri, CHP’de dahil, Erdoğan’a karşı olmalarına rağmen hamaset politikasından kurtulamamakta, Mecliste savaş tezkeresine oy vermektedirler. Ama onların tabanında insanlar onların bu tutuma karsı çıkmakta, savaşa karşı savaşmak gerekir demektedirler. Şimdi ise Erdoğan’ın savaş girişimlerine karşı tabanda farklı politik ve dünya görüşüne  sahip CHP’li, İYİ Partili, SP’li, AKP’li insanların, barışsever Kemalist’inden Müslüman’ına kadar geniş bir çevrenin katılacağı güçlü bir barış hareketi yaratma zamanıdır. Erdoğan’ın savaş tamtamlarına kanmayalım. O bunu güçsüzlüğünden yapmaktadır. Nasıl onu yerel seçimlerde yendiysek, şimdi onu yine yenmemiz mümkündür. Ona, bu savaşı yapmasına izin vermeyebiliriz. Bunun için bütün güçlerin toplanacağı geniş bir barış ittifakı yaratalım. Bu yalnız savaşı önlemeyecek, Erdoğan’nın da sonunu getirecektir.

Savaşa hayır! İster Türkiye’de, ister Irak’da, ister Suriye’de olsun, Kürt sorununun barış ve müzakere yoluyla çözülmesini talep edelim.

Savaş yıkım, acı ve gözyaşı demektir, barışı inşa, dostluk ve kardeşlik demektir.

Erdoğan’a Suriye’de Kürtlere ve diğer halklara karşı yeni bir savaşa izin vermeyelim!

Toplantılar, mitingler, yürüyüşlerle savaşa karşı çıkalım! TKP 1920 ,    08.10.2019                  www.tkp-online.com

Bir yanıt yazın