Haber / Yorum / Bildiri

Savaş hegemonyacılara, diktatörlere yarar, halkı fakirleştirir! (Bölüm 2)

Kürdistan’da savaş Türkiye’yi, Ukrayna’da savaş Almanya’yı fakirleştirmektedir

Dünya SOLMAZ

Yeşiller Amerikancılığın ve silahlanmanın öncüsü oldu  

KENDİSİNİ ABD’nin ve Avrupa’nın egemen güçlerinin savaş polikalarının önüne koşan, halka savaşın gerekliliğini anlatmaya kalkan aktif güçlerden biri de Yeşiller Partisi’dir. Oysa Yeşiller Partisi pasifist, savaşa karşı barışı savunan, iklim ve çevre sorunlarını gündeme getiren bir hareket olarak doğmuştu. Ama şimdi tam tersi konumdalar. İlk kez Yugoslavya savaşında savaş aleyhtarı konumları terk etmeye başladıkları görülmüştü. Ama şimdi Ukrayna savaşıyla birlikte ABD’nin ve NATO’nun savaş ve egemenlik çıkarları uğruna yalnız dünya barışını değil, dünya iklim ve çevre konularında elde edilen başarıları heba etmek için her şeyi yapabileceklerini göstermektedirler.

Yeşiller Partisi Ukrayna savaşını Rusya’nın, özellikle Putin’in Ukrayna’yı egemenliği altına almak için yürüttüğü bir savaş olarak ortaya koymaktadır. Savaşın uluslararası boyutunu, ABD’nin kendi dünya hegemonyasını sürdürmek için ateşlediği bir savaş olduğunu görmek istemiyorlar. İstemiyorlar, çünkü Yeşiller Partisi dünyada ABD hegemonyasının sürmesini ve ABD karşısında Rusya ve Çin’in zayıf düşmesini, çok kutuplu bir kapitalist dünya değil, tek kutuplu ABD öncülüğünde bir kapitalist dünya olmasını istiyorlar. Bunun için Ukrayna’da Rusya yenilinceye kadar savaşın sürmesi, gerekirse bunun için iklim ve çevre konusundaki hedeflerden vazgeçilebileceğini belirtmektedirler. Nitekim Rusya “mahvolsun” diye ABD’nin isteğini yerine getirerek Rusya’dan gaz almayı, ileride tamamen kesmek üzere, kısıtladı. Gaz kısıtlaması bir yandan halkı fakirleştirirken, diğer yandan enerji sorununu gündeme getirdi. Rus gazından üretilen enerjiyi telafi etmek için kömür ve atom santrallerinin daha uzun süre çalışmasına, elektrik üretmesine devam edilecek. Bu ise iklim hedeflerinin yerine getirilememesi, dünyanın daha çabuk ısınması ve iklim değişikliğinin hızlanması demektir. Eskiden kömür ve atom santrallerinin kapanmasını isteyen Yeşiller şimdi kömür ve atom santrallerinin ömrünü uzatmaya çalışmaktadır. Nereden nereye! Oysa Yeşiller’den insanlar ABD’nin hegemonyasına karşı çıkmasını, Ukrayna’ya silah yardımının durdurulmasını ve hemen barış müzakerelerine oturulması talebini yükseltmesini ve bunun dünya barışının ve iklim sorunu olduğunu vurgulamasını beklerdi. Ukrayna savaşı sınıfsal tutumun önemini bir kez daha göstermeketdir. Sınıfsal olarak işçi ve emekçilerin yanında değil tekelci egemen güçlerin yanında yer alrsa Yeşiller Partisi’nin tutumunda şaşılacak bır durum yoktur. Tarihte bunun örnekleri çoktur. Tekellerin çıkarları söz konusu olunca barış, çevre ve iklim, halkın fakirleşmesi ve yoksullaşması teferruattır. Halka bu çelişkileri anlatmak sol ve devrimcilerin komünistlerin görevidir.

Kürdistan’daki savaş Türkiye’yi fakirleştiriyor

Ukrayna’daki savaş başta Almanlar olmak üzere Avrupalıları fakirleştirdi. Hatta Rusya gazı iyice kesecek olursa gaz fiyatlarındaki yükselme bir yana, önümüzdeki kış gaz eksikliği nedeniyle Avrupa’nın enerji üretiminde zora gireceği ve halkın üşüyebileceğinden bile söz edilmektedir. Ukrayna’daki savaş Türkiye’yi de derinden etkiledi. Petrol ve gaz fiyatlarının artışı Türkiye’de de pahalılığa yol açtı. Ama Türkiye, ABD yaptırımlarına katılmadığı için pahalı da olsa Rusya’dan gaz almakta ve halkın kışın enerji sıkıntısına düşmesini engellemektedir. Türkiye’de sorun fiyatlar artarken halkın alım gücü düştüğünden enerji faturalarını ödeyememesidir. Zaten ödenemeyecek büyüklükte olan enerji faturaları Ukrayna savaşıyla birlikte yeni bir yükseliş gösterdi. Bunu fırsat bilen devlet zam üstüne zam yapmaya başladı.

Türkiye’de fahiş zamlar esas olarak Ukrayna savaşı başlamadan hemen hemen 2 ay önce yılbaşında yapılmaya başlanmıştı. 1 Ocak 2022’de elektriğe % 50-125 arasında zam yapıldı. 150 kilowatt saatten az elektrik tüketenlere %50, bunun üzerinde tüketenlere %125 zam gelmişti. Ukrayna savaşından sonra genel uluslararası alanda yükselen gaz ve petrol fiyatları nedeniyle elektriğe %15-25 zam geldi. Görüldüğü gibi Türkiye’de zamların ve fiyat artışlarının başka nedenleri vardır. Bunların bir nedeni Türk ekonomisinin dolar ve ara mal konusunda dışa bağımlılığı, özellikle dolar bulamama nedeniyse de, esas nedeni Türkiye’nin kendisinin emperyalist emellere kapılıp Türk devletini koruyup genişletmek için Kürtlere karşı yıllardan beri yürüttüğü savaştır. Bu savaş Türklerin belini kırmaktadır.

Unutulmamalı ki, hem Erdoğan hem Bahçeli Türkiye’de fiyat artışlarının esas nedeninin Kürtlere karşı savaş olduğunu itiraf ettiler. Erdoğan bundan 3 sene önce domates ve biberin fiyatından dert yanan vatandaşlara şöyle seslenmişti: “Yahu düşünün be bir merminin fiyatı nedir, düşünün. Düşünün benim Mehmedimin giyinip kuşanıp bu teröristlere karşı verdiği mücadelenin bedeli nedir bir düşünün. Siz hâlâ domates, patates, sivri biber konuşuyorsunuz. Üç yıldan beri arta arta sivri biberin kilosu 60 lirayı buldu. Diğer sebze ve meyvelerin fiyatları da aynı şekilde arttı. Öyleyse bir an bile aklımızdan çıkarmayalım: Türkiye’de pahalılığın ve enflasyonun esas nedeni Kürtlere karşı yapılan savaştır. Türkiyenin zor koşullarda sağladığı dövizler, dolarlar da yine savaşa gitmektedir. Bunu hesabını da yapan Bahçeli’dir.

Bir obüs mermisini 1000 dolar olduğunu belirten Bahçeli sahadaki 100 obüsün yıllık giderinn 5 milyar dolar olduğunu, bir F-16’nın havada bir saat kalmasının maliyeti 14 bin dolardır. Attığı her bir bombanın bedeli 3 bin dolardır. Bir uçağın nelere mal olduğunu varın siz hesap edin. Savaş obüssüz ve F-16’sız olmaz. Ülkenin döviz kaynakları savaşa, toplara ve bombalara, uçaklara gitmektedir. Bugün Türkiye’de kimse bunun hesabını yapmıyor. Erdoğan’ı göndermekten söz eden 6’lı muhalefet ise savaş giderlerinden hiç bahsetmemektedir. Zira Kürtlere karşı savaş yapılmalıdır, bu savaş ülkenin beka sorunudur, milli davadır, bu konuda iktidar ve muhalefet birdir. Ayrılık-gayrılık yoktur.

Kürtlere karşı savaşa karşı çıkmak hem ülkenin kaynaklarına sahip çıkmaktır, hem de Erdoğan’a yol vermenin esas aracıdır. Muhalefet Kürt konusunda açıklığa kavuşmadan, bu konuda Erdoğan ile arasını açmadan Erdoğan’ı erken veya zamanında bir seçimde devirmek “mümkün” değildir. Sarayın israflarını teşhir etmekle seçim kazanılamaz, Türkiye’de pahalılığın, açlık ve yoksulluğun esas nedeni Kürtlere karşı savaştır. Bu savaşı durdurmak bu savaşa giden milyar dolarları ülkenin kalkınmasına ve halkın refahına seferber etmek için mücadele sol ve devrimci güçlerin, komünistlerin ana görevidir. Erdoğan ancak bu mücadeleler içinde gönderilebilir.

Bir yanıt yazın