Haber / Yorum / Bildiri

En önemli ittifak halkla olanıdır: Avusturya’nın ikinci büyük şehri Graz’ın belediye başkanı bir komünist kadın

Alpay MUTLU

DENEBİLİR ki son 2 yıldır Avusturya’da bir sürpriz değil, bir “mucize” yaşanmaktadır: Şimdiye kadar seçimlerde yüzde 0,4 ve en son 2019 parlamento seçimlerinde yüzde 0,78 oy alan ve asla dikkate alınmayan, hatta zaman zaman bıyık altından kendisine tebessümle bakılan bir parti, Avusturya Komünist Partisi, KPÖ 2021’den beri herkesi şaşırtan başarılara imza atmaktadır.

Avusturya Komünist Partisi KPÖ’nün başarıları

Eylül 2021’de yapılan yerel seçimlerinde Graz Büyükşehir Belediye Başkanlığına Komünist Partisi’nden aday olan Elke Kahr oyların yüzde 29’unu alarak birinci oldu ve Graz Büyükşehir Belediye Başkanı olmaya hak kazandı. Yeşil ve Sosyaldemokrat Partileriyle koalisyon kurmayı başardı ve 17 Kasım 2021’den beri artık Avusturya’nın Viyana’dan sonra ikinci büyük şehri Graz’ın Büyükşehir Belediye Başkanı Avusturya Komünist Partisi üyesi bir komünist kadın: Elke Kahr. Herkes onun bu başarısını hem takdir etti, ama hem de başarısına şaşırdı. Çünkü onlara göre bu kadar insan bir komüniste nasıl oy verebilirdi?

Graz şehrindeki başarıyı 23 Nisan 2023 Salzburg eyalet seçimleri izledi. Şimdiye kadar yapılan seçimlerde yüzde 0,4 oy alan komünistler bu kez yüzde 5 barajını aşmakla kalmadılar, herkesi şaşırtan iki haneli yüzde 11,7 oyla dördüncü parti olarak Sosyaldemokratların arkasında yerini aldı. Yüzde 0,4’den yüzde 11,7’ye sıçramayı şimdiye kadar hiçbir parti başaramamıştı. Aşırı sağcı faşist FPÖ oyunu yüzde 2,2 artırırken diğer partilerin hepsi oy kaybetmiştir. KPÖ yalnız bu partilerden oy almakla kalmamış şimdiye kadar seçime gitmeyen seçmeni mobilize ederek onların oyunu da kazanmıştır. En büyük başarısı da burada yatmaktadır.  

Alternatif artık aşırı sağcı partiler değil komünist partisidir

KPÖ’nün bu başarıları altında uzun yıllardan beri işçi ve emekçi yığınlar içinde sürekli yaptığı ardıcıl çalışmalar yatmaktadır. Özellikle çalışmalarını kentlerin varoşlarında, işçi mahallelerinde yoğunlaştırmıştır. Bu mahallelerde hem oy kullanma oranı çok düşük, hem de yoksulluk ve işsizlik çok büyüktür. Batı dünyasında tekelci kapitalizmin ağır sömürü ve yağması altında işsiz kalan veya işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalan emekçiler, orta katmanlar, hatta küçük işletme sahipleri ve esnaf genellikle aşırı sağcı faşizan partilere yönelmektedirler. Bu partiler popülist, milliyetçi, yabancı ve göçmen karşıtı söylemleriyle bu yığınları etkileyebilmektedir. Onlar toplumdaki yoksulluğun, işsizliğin, artan kriminel fiillerin sorumlusu olarak kapitalistleri, kapitalist sistem ve düzeni değil yabancıları göstermekteler, yabancılar ülkeden sürülürse herkese iş, herkese daha büyük sosyal yardım diyerek yabancı düşmanlığını körüklemekte, böylece bu çevrelerin ya apolikleşmesini ya da onların oy deposuna dönüşmesini sağlamaktadırlar. Avusturya’da FPÖ, Fransa’da Le Penciler, Hollanda’da Wildersciler, Almanya’da AfD gibi Avrupa’daki aşırı sağcı faşizan partiler bu yığınlardan aldıkları oylarla ülkenin 3. veya ikici partisi olmayı başardılar, hatta iktidara doğru yürümektedirler.

İşte Batı’da bu tehlikeli eğilim ilk kez Avussturya’da Komünist Partisi KPÖ’nün çalışmasıyla kırılmaya başlandığı görülüyor. Yığınlar komünist partisine yönelmeye başladı. Bu işçi ve emekçi yığınlar için kendi sınıfsal özüne de bir dönüştür. Yığınların aşırı sağcı, çoğu faşist partilere yönelmesi bir yanda bu partilerin tüm burjuva medyasını kullanarak toplumda yarattığı manipülasyon, çarpık bilinç, diğer yandan da komünist partilerin özellikle reel sosyalizmin çöküşünden sonra içine düştükleri dağınıklık, yığınlarla kopan bağlarıydı. Birçok ülkede KP’ler marjinalleşti, bazıları ismini değiştirdi, bazıları yok oldu. İşçi ve emekçi yığınlar başsız kaldı. Başsız kalan yığınlar bu aşırı sağcı, ırkçı, faşist partilere av oldu. Şimdi herkes soruyor: Şimdiye kadar yüzde 0,4- 0,7 gibi oy alan Avusturya Komünist Partisi KPÖ nasıl oldu da bu kısır döngüyü kısa zamanda kırabildi ve yüzde 30’lara varan oylar alabildi? O zaman Avusturya Komünist Partisi’nin çalışmalarına, deneylerine bir bakmak ve ders çıkarmak gerekmektedir.

KPÖ bu başarıları nasıl kazandı? Yakıcı sorun mesken ve kira sorunuyla başlamak

KPÖ’nün bu başarısının altında daha 1981 yılında başlayan uzun soluklu bir taban, yığın çalışması yatmaktadır. Ve bu çalışma 1981 senesi yerel seçimlerinde Graz parti örgütünün üyesi Kaltenegger’i belediye meclis üyesi adayı göstermesiyle başlar. Kaltenegger toplumda en yakıcı sorun olan mesken ve kira sorununu kendisine çalışma alanı olarak seçer. O zamanlar Graz şehrinde de mesken bulmak çok zordur, kiralar çok yüksektir, işsizlik çığ gibi büyümekte, kirasını ödeyemeyen ve evden atılan, sokakta kalanlar çoğalmaktadır. Belediyenin evleri el altından gitmekte, rüşvet ve suistimal diz boyudur.

Kaltenegger bu sorunları tek tek ele alır. Önce halka bir “Kira acil çağrısı” yapar. Halkla birlikte mesken ve kira sorununu tartışır. Tartışma sonuçlarını partisine, KPÖ’ye götürür. Parti örgütü ve uzmanları ile birlikte sorunlara çözüm yolları, projeler geliştirilir. Halka sunulur. Halk bunları benimser. Geliştirilen çözüm yolları arasında “kiraların insanların gelirinin üçte birini aşmaması, meskenden atılmaların zorlaştırılması ve belediye evlerinin ihtiyaç ve şeffaflık esasına göre dağıtılması gerektiği” gibi talepler vardır. Bu talepler etrafında halk yığınları mobilize edilir. Sırf bu taleplerle kalınmaz. Evden atılanlara, ihtarname alanlara, ev arayanlara yardımcı olunur, sosyal ve hukuki danışmanlık ve yardım sunulur, belediyenin vurdumduymazlıklarına karşı halk duyarlı hale getirilir, burjuva politikacıların tutum ve tavırları deşifre edilir. Bu çalışmalar bıkmadan, usanmadan, yorulmadan 17 sene yapılır. Bu çalışmalar içinde halkın güveni kazanılır ve bu sorunun komünistlerle çözülebileceği inancı uyanır. Halkın bir kesimi komünistleri belediye meclisine göndermeye hazırdır.

Belediye meclisinde mesken departman sorumlusu bir komünist

1998 senesinde yapılan yerel seçimlerde KPÖ Graz’da yüzde 7,9 oy alarak hem barajı geçer hem de belediyenin iş alanlarından bir departmanı, bölümü yönetme hakkını kazanır. 17 yıllık çalışma meyvesini vermiştir. Avrupa’da belediyedeki eğitim, sağlık, trafik, mesken, maliye, inşaat vs. gibi departmanlar- bölümler partilerin oyuna göre partiler arasında bölüştürülür. Komünist partisinin belediye meclisine girmesine kızan gerici burjuva partileri Kaltenegger’e bir oyun oynamak isterler ve derler ki, mesken deparmanını KPÖ’ye verelim, meclise girmeden önce halka verdikleri vaadleri yerine getiremesinler ve rezil olsunlar, bir daha seçilemesinler diye düşünürler. Mesken bölümünün sorumluluğunu komünistlere verirler. Ama yanılırlar, Sorumluluğu alan KPÖ’lü Kaltenegger hemen işe koyulur. Belediye meskenlerinde oturanların gelirlerinin üçte birini ödeyecek şekilde bir “kira ödeme modeli” hazırlar ve bunun hayata geçmesi için yurttaşlardan bir “girişim komitesi” kurar ve alttan, tabandan baskıyla modeli hayata geçirir. Komünisler ve Graz Belediyesi Mesken Departman Şefi Kaltenegger departmanın mali olanaklarını standartların altında olan 1000 meskenin onarılmasına, içine WC ve banyo yapılmasına seferber eder. Belediye binalarının özelleştirilmesine son verir ve belediyenin yeni meskenler inşaa etmesi için projeler geliştirir. Komünist Partisine karşı halkta büyük bir güven ve saygı uyanmaya başlar.

Kaltenegger 2005 senesinde çalışmaları KPÖ Graz parti örgütü yöneticilerinden yoldaşı Elke Kahr’a devreder. Elke Kahr Graz’ın yabancıların da yoğun oturduğu bir kenar mahallesi, varoşu olan Gries’den bir işçi ailesinin kızıdır. Hiçbir zaman mahallesini terketmemiş, bugün belediye başkanı olarak da aynı mahallede oturmakta ve halkla bağlarını sürdürmektedir. 2005 yerel seçimlerinde Elke Kahr belediye meclisine girer ve mesken bölümünden sorumlu şef olur. O da Kaltenegger gibi çalışmalara hemen koyulur. Bir işçi semtinde yaşayan komünist olarak 1985’den beri insanların sorunlarıyla boğuşmaktadır. Elke Kahr’a göre yerel yönetimler halka en yakın olan yerdir, insanlar için gözle görülen, elle tutulan çalışmaların yapıldığı yerdir. Hem belediye meclisinde hem de kişisel olarak insanların sorunlarıyla teke tek ve birlikte ardıcıl ilgilenenlerin komünistler olduğunu halkın gördüğü yerdir.

Bir işçi gibi yaşamak sözde değil fiiliyatta olmalıdır

Elke Kahr’a göre belediye meclis üyesi, bölüm şefi, hatta belediye başkanı olmak komüniste başka bir ayrıcalık vermemelidir. Komünist her zaman orta ve aşağı düzeyde geliri olan bir insan gibi yaşamalı, herkes gibi kirada oturmalı, ne düşündüğünü insanlara açıkça söylemeli, dürüst ve samimi olmalı ve bu durumunu insanlar görmeli, onun kendilerinden biri olduğunu hissetmeli, ona güven duymalıdır. Onlardan biri gibi yaşamak demek onların geliri düzeyinde bir parayla geçinmek ve yetinmek demektir. Elke Kahr bunu sözde bırakmadı, fiiliyata geçirdi. Kendi maaşının üçte ikisini partideki bir yardım fonuna yatırdı. Sorumlu bölüm şefi olaral Elke Kahr’ın maaşı 6000 € (euro), bunun 2000 €’sunu kendi geçimi için ayırmakta 4000 €’sunu fona vermektedir. Belediye Başkanı olduktan sonra maaşı 8300 € (euro) oldu, ama o yine 2000 €’yu kendi geçimi için ayırdı, maaşının 6300 €’sunu fona verdi. Yalnız Elke Kahr değil eyalet ve belediye meclis milletvekilleri de maaşlarının üçte birini kendisi için, üçte ikisini de fon için ayırmaktadır.  Fonda toplanan para 2 milyonu euroyu geçmiştir. Her sene Aralık ayında bu paranın nerelere harcandığı halka açıklanmakta, hesap verilmektedir.  

Fondaki para yalnız eylemlere, yurttaş girişimlerine ve çalışma projelerine değil, bilfiil zor durumda kalan vatandaşa da yardım olarak kullanılmaktadır. İşsiz kalıp kirasını ödeyemediği için evden atılmakla karşı karşıya kalan insanların kirası hemen ödenerek sokağa atılması önlenmektedir. Çocuklarıyla tek yaşayan özellikle kadınlara, hastalara, yaşlılara da yardım yapılmaktadır. Hatta komünistlerin sorumlu olduğu bölümlerin bütçesi kısıldığından bazı alanlarda çalışanları işten çıkartmak gerekiyor. Bu fon hem bu alanlardaki hizmetlere devam edilmesini sağlıyor hem de çalışanların işsiz kalmasını engelliyor. Graz Komünist Parti Örgütünün bu uygulaması tüm Avusturya’da meşhur olmuştur, kimi saldırmış, kimi gıpta etmiştir, kimi de ağır eleştirmiştir.

“Sadaka” politikası mı yoksa devrimci politika mı?

KPÖ’nün fonu Avusturya’da meşhur ama kendisine sol ve devrimci diyen bazı güçler tarafından şiddetle eleştirilmekte ve zor durumda kalanlara yardım etmeyi bir “hayırsever kurum” çalışması, “sadaka” dağıtma politikası olarak itibarsızlaştırmaya kalkmaktadırlar. Oysa fonun her önüne gelene para dağıtma diye bir politikası yok. Her yardımın altında uzun bir politik mücadele vardır. Mesela evden atılmak zorunda kalan bir kişiyle tüm idari, sosyal-mali ve hukuki yollar denenmekte, tüm bu yollardan olumlu bir sonuç çıkmazsa o zaman parti fonu devreye girmektedir. Ama bu mücadele boyunca o kişi devletle, kapitalist sistemle mücadele etmeyi öğrenmekte ve sistemin kokuşmuşluğunu görmekte, kendi haklarını almak ve sahip çıkmak için bilenmektedir. Çoğu kez bu mücadeleler bir vatandaş girişimi olarak yürütülmektedir. Fondan yaıpılan bir yardım altında esasında böylesine derin bir yığın çalışması yatmaktadır. Bu solcuların düzene uyum sağlama diye partiye karaçaldıkları bir politika değil özünde devrimci bir politikadır. Gerçek bir yığın çalışmasıdır. Güven ve itibar kazandıran bir politikadır. Halk yığınları “devrimci” laflara değil fiili çalışmalara bakmaktadır.

Partinin, KPÖ’nün politikası “ne devrimcidir ne de komünistçedir” diye küçümseyen solcular için Elke Kahr bunlara çok önem vermediğini belirterek şöyle diyor: “Biz komünistiz ve herhangi bir sol sloganın arkasına saklanmayız. Bizim hedefimiz ülkemizde sosyalizmi kurmaktır. Bu partimizin programında yazılıdır. Ben bunu Belediye Başkanı olarak söylüyorum. Ama bunun için güçler dengesinin değişimine ihtiyaç vardır. Biz bunun gerçekleşmesi için çalışıyoruz…   Antikomünist olan ve partiyle hiçbir somut deneyi olmayan birini ikna edemezsin. Ama bizim çalışmalarımızı gören insanları, Graz’da birçok antikomünisti KPÖ’yü seçmesi için ikna ettik.” Bu çalışmalar olmasaydı hedefinin açıkça sosyalizm olduğunu söyleyen Elke Kahr bir komünist olarak oyların yüzde 29’unu alıp Belediye Başkanı olamazdı. Devrimci olan çalışma barış, demokrasi ve sosyalizm için yığınları kazanan çalışmadır.

Mesken bölümü komünistlerin elinden alınıyor

Elke Kahr Mesken bölümü şefi olarak sadece belediye evlerinin adil ve şeffaf dağıtımıyla, kira ödemelerindeki sağlanan kolaylıkla tanınmıyor, yeni mesken inşaasına da hız veren biri olarak biliniyor. Sorumluluğu döneminde 1500 yeni mesken inşaa ettiriyor ve 1000 meskenin daha inşaası için arazi sağlıyor. Bu başarılı çalışması özellikle faşist parti FPÖ’nün gözüne batıyor. KPÖ’yü itibarsızlaştırmak için iftiralar atıyor, “Elke Kahr evleri yabancılara veriyor, yerli halk evsiz kalıyor” diye kampanyalar yürütüyor. Ama bir türlü attığı çamurlar tutmuyor. Çünkü halk belediye evlerinin şimdiye kadar görülmemiş şekilde adil ve şeffaf dağıtıldığını, önceliğin yerli yabancı fark etmeden zor durumda olanların olduğunu biliyor. 2017’de yapılan yerel seçimlerde halk, denebilir ki KPÖ’yü ödüllendirdi. KPÖ Graz’da oyların yüzde 20,34’nü alarak ikinci parti oldu ve belediyede iki bölümün yönetimini hak etmiş oldu.

Yeni dönemde faşist parti FPÖ, Avusturya Halk Partisi ÖVP ile koalisyon kurarak belediye başkanlığını aldı. Bununla kalmadı diş bilediği komünistlerin elinden mesken bölümünü de aldı. Onlar 20 sene evvel KPÖ’ye mesken bölümünü verirken KPÖ’yü itibarsızlaştırmak istiyorlardı. Ama Mesken bölümünde KPÖ öylesine itibar kazandı ki, şimdi ondan bu bölümü almaktadırlar. Onlara yeni sorumluluk alanı olarak trafik ve sağlık bölümünü verdiler. FPÖ Komünistlerin mesken bölümünde yarattıkları tüm iyileştirmeleri kaldırdı. Belediye evlerinden sokağa atmalar çoğaldı. Yabancılara belediye evlerinin kiralanmasını durdurdu. Ama Elke Kahr ve KPÖ onlara yine sahip çıktı. Onlara nesıl direneceklerini gösterdi. “Onlar bizden bir bölümü alabilirler ama yeteneklerimizi alamazlar” dediler. Haftada iki kez halk için danışma saatleri koydu. Herkes sorununu anlatmak, çözüm ve yardım almak için bu saatleri doldurdu. Öyleki bu danışma toplantılarına işverenler bile gelmeye başladı. Onlar KPÖ yetkilileri nezdinde dertlerini dinleyen, çözüm yolları gösteren birini görüyorlardı. Belediye başkanı olduktan sonra Elke Kahr’ın danışma saatleri dolup taşmaktadır. İnsanlar KPÖ sorumlularınca kendilerinin ciddiye alındığını görüyor ve bunu bilfiil yaşıyorlar. Bu komünistlerin büyük başarısıdır.  

Belediye başkanlığına giden yol

2017 senesinde komünistler kendilerine verilen sorumluluk alanı trafik ve sağlık bölümlerinde de hemen çalışmalara başladılar. Burada da büyük başarılar elde ettiler. Kamu taşımacılığını genişlettiler, otobüs ve tramvay biletlerini ucuzlattılar. Yeni tramvay hatlarının kurulmasında, yeni ana caddelerin açılmasında halkla birlikte, onların talepleri doğrultusunda kararlar alınmasını sağladılar. Elke Kahr’a göre politika halkın gerçek sorunları ele alınarak yapılmalıydı. Halk komünistlerin ayrıcalığını bu alanda da görmeye başladı. Sağlık alanınında da halkın sağlığının işsizlik ve meskensizlikle bağı kurularak sağlık hizmetlerinin halka hizmet olduğunu belirterek yeni bir anlayış getirdi.

Komünistlerin belediyede verilen her görevi başarıyla yürüttüklerini gören halk artık belediyenin yönetimini komünistlere vermenin zamanı geldiğini gördü. Ve 2021’de yapılan yerel seçimlerde KPÖ’yü yüzde 29 oyla birinci parti yaptı ve herkesin sevip saydığı Elke Kahr Graz Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Bu yıllardan beri sağcı olarak tanınan bir eyalette ve bir şehirde başarılıyordu. Elke Kahr ise herkesin başkanıydı, kapısı herkese açıktı. İşverenler bile herkes gibi onun konuşma saatlerinde onunla görüşmek için sıra beklemektedir. O sıradan bir başkan değil, herkesi ciddiye alan, sorunlarını dinleyen, birlikte çözümler arayan, halka hizmeti öne alan bir başkandı.  

En önemli ittifak halkla olanıdır

Elke Kahr Belediye Meclisi’nden halkın yararına bir karar çıkmıyorsa, çoğunluk sağlanamıyorsa, bir proje engelleniyorsa hemen parlamento dışı yollara, halka başvuruyor, yurttaş girişimlerini ve protestolarını destekliyor, halk oylamasına gidiyor, halkın desteğini arıyor. Başarıyı hep halkla birlikte ve halkla ittifak içinde mücadele ederek kazanıyor. Politik çalışmanın her aşamasında en önemli ittifak halkla olan ittifaktır diyor.

Bu mücadelede Elke Kahr halk oylamasına büyük önem vermektedir. Bir konuda halkın o konuyu oylamasını sağlamak, 20 eylem yapıp halka kendisinin bu konuya karşı olduğunu söylemekten ve göstermekten çok daha başarılıdır. Parlamenter yolla başarılamayan sorunların çözümü için başvurulacak yol halk oylaması olmalıdır. Bu yolla halk düşünmeye ve kendi sorununa sahip çıkmaya sevk edilir. Bu mücadelede yenilmekte mümkün. Ama önemli olan yenilgiden de başarıyla, yeni insanları örgütleyerek, kazanarak çıkabilmektir.

Halkla ittifaka böylesine önem veren Elke Kahr kendisinin, yani komünistlerin öncülüğünde olmayan bir koalisyona, ittifaka girmeyi reddediyor ve muhalefette kalıp yığınları kazanmayı tercih ediyor. Belediye meclisine girip bir bölüm sorumlusu olduktan sonra diğer partiler komünistlerle özellikle belediye başkanı belirlenmesinde koalisyon ve ittifak öneriyorlar. Elke Kahr bu önerileri reddediyor. Çünkü bir burjuva koalisyonuna ortak olmak demek onların halk düşmanı, vurguncu ve yağmacı politikalarına alet olmak demektir. Elke Kahr ancak kendi belediye başkanlığında halk yararına politikalar uygulanabileceğini görüyor ve kendi belediye başkanı oluncaya kadar muhalefette kalıp, yığınlar arasında çalışmayı önüne koyuyor. Bu nedenle Elke Kahr için halk arasında çalışmayı ve halkla ittifak kurmayı başa alıyor ve bu politikada da başarılı oluyor.

Yalnız Graz değil Salzburg’ta da komünistler başarılı

Salzburg Viyana’dan sonra Avusturya’nın en burjuva şehridir. Sanayi yok denecek kadar azdır. Salzburg sanat ve müzik şehridir, festival ve sanat gösterileri şehridir, Mozart’ın şehridir. Halkı koyu muhafazakâr ve katoliktir, sanatçı, aydın ve akademisyeni çoktur. Bu şehir son zamanlarda politik sistemi oluşturan partilerden bıkmıştır. Bu partilerin hepsi sağa kaymaktadır. Eriyen orta katmanlar faşist parti FPÖ’ye gitmektedir. “Burjuva halk” bundan rahatsızdır, bir değişiklik, alternatif arayışı içindedir. Böylesi bir ortamda komünistler “beklenen” alternatif olabilir mi? Belki de en iyi alternatiftir. Yani komünistler burjuvazi için kurtuluş alternatifi olacak! Bu maddenin tabiatına aykırı değil mi? Aykırı, zira komünistler işçi sınıfının çıkarı için burjuvaziye karşı savaşırlar. Ama burada yeni bir olgu var: Tekelci kapitalizm döneminde eriyen, proleterleşen bir orta katman, orta büyüklükte kapitalistler var. Bu orta katman ya seçimleri “boykot” ediyor ya da FPÖ’yü seçiyor. Bu koşullarda onların esasında komünistleri, seçmesi gerekir. Çünkü onların kurtuluşu da işçi sınıfı ile birlikte tekelci kapitalizme karşı mücadeleyi gerektirmektedir. O zaman onların da komünistleri seçmesi sağlanmalıdır, ama nasıl? Komünistler ne yapmalı?

Şimdiye kadar ki koyu Sovyetçi veya sekter sol ve komünist kadrolarla bir burjuva ortamında bunu başarmak zordur. Bunun için yeni Sovyetçi gibi tutarlı, ama zamanın ruhunu kavrayan esnek, yığınlarla ve insanlarla çabuk bağ kurabilen genç kadrolara ihtiyaç vardır. Komünist partilerinde ise bunlar yoktur, aranmaktadır. İşte Salzburg’ta bu kadrolar Komünist Partisi’ne Yeşil Parti’den geldi. Yeşil Parti’nin gençlik kolları parti yönetiminin sağa kayışından ve tekelci kapitalist sistemin bir parçası haline gelmesinden çok rahatsız oldu ve yönetime başkaldırdı. Bunun üzerine yönetim bu gençleri partiden attı. Parti Federal Sözcüsü Kay Michael Dankl yönetimindeki grup da 2017’de Salzburg KPÖ örgütüne katıldı. Marks’ın tarifiyle bir grup burjuva aydını sırtını burjuvaziye çevirmiş, yüzünü işçi sınıfına dönmüş ve KPÖ’ye katılmıştı.

Bu gençler partiye canlılık getirdi, çalışmalar yeni bir ivme kazandı, sokaklara, yığınlar arasına taşındı. Salzburg halkı birden sokaklarda, meydanlarda kendileriyle “akıllı”, “mantıklı” argümanlarla konuşan genç aydın, bilgili komünistlerle karşılaştı. İçinden işte aradığımız, beklediğimiz alternatif budur dedi. Dankl çalışmalarında Graz Parti Örgütü’nün çalışmalarını, Elke Kahr’ı kendine örnek aldı, mesken ve kira sorununu çalışmalarının odağına yerleştirdi. Çünkü Salzburg’da da ev bulmak bir sorun, kirayı ödeyebilmek bir başka sorun. Dankl’ın mücadelesi ve önerileri halk arasında tuttu. Şimdiye kadar hemen hemen Salzburg’da yüzde sıfır alan parti birden yerel seçimlerde yüzden 5’i geçip belediye meclisine girdi. Nisan 2023 Salzburg Eyalet Seçiminde herkesi şaşırtan yüzde 12’ye yakın oy aldı. Sırf Salzburg şehrinde oy oranı yüzde 22’yi buldu. Önümüzdeki yıl yapılacak yerel seçimlerde Dankl’ın Salzburg Büyükşehir Belediye Başkanı dahi olabileceği tahmin edilmektedir. Komünistlerin bu başarısını çekemeyenler “bu oylar komünist partisinin oyları değil, komünistler için verilen oylardır”diyerek başarının geçici olduğunu belirtmek istiyorlar. Ama onlar yanılıyorlar. Geçici bile olsa artık partinin bu oyları parti oyuna çevirecek kadroları, deneyi vardır. Seçmen de komünist oyu olmanın başarısını duyarak, güvenerek kem düşünenleri hayal kırıklığına uğratacaktır, zira tekelci kapitalizm koşullarında komünistlerden başka bir alternatif olamaz.

Kıssadan hisse

Partimiz için de kardeş Avusturya Komünist Partisi KPÖ’nün bu çalışma ve deneylerinden çıkaracağı dersler vardır. Nedir bu dersler?

  1. Parti üye ve kadrolar mahallesinden, köyünden kopmamalı, burjuvalaşmamalı, burjuva yaşam tarzına özenmemeli, orta halli bir işçi gibi yaşamasını bilmelidir. Fabrika ve mahallelerin kalemiz olması için genç işçileri kazanmaya ve yetiştirmeye önem vermelidir. Çalışmalar günü birlik değil uzun erimli planlanmalı ve yapılmalıdır.
  2. Yığınlarla bağ kurmak onun yakıcı, can alıcı sorunlarına eğilmekle, gerçekçi çözüm yolları bulmakla mümkündür. Çözüm; devleti, sistemi deşifre etmeyi, halkı mobilize etmeyi ve bireysel yardımı da içermelidir. Sırf konuşan değil iş yapan olunmalıdır.
  3. En önemli ittifak yığınlarla kurulan ittifaktır. Yığınlarla bağlanmadan, onların desteğini kazanmadan burjuva ve diğer partilerle somut eylem birlikleri dışında ittifak ve koalisyon kurulmamalıdır. Yığınları kazanan mücadele biçimi devrimci mücadele biçimidir.
  4. Çalışkan, girişken, bilgili genç kadrolar kazanılmadan parti çalışmaları gelişmez. İşçi sınıfı davasına bağlı aydın kesimlerden, üniversite çevresinden sürekli yeni kadrolar kazanılmalıdır.

Tekelci kapitalist sistemde eriyen, yoksullaşan orta katmanları, işten atılan işsizleri sağcı faşist partilere kaptırılmamalıdır. Onların kurtuluşu komünist partisidir. KP sınıf ve demokrasi mücadelesinde yığınların tek alternatifi olduğunu her gün eylem içinde ispatlamalıdır. Gerçek öncülük yığınların destek ve güvenidir.

Bir yanıt yazın