Haber / Yorum / Bildiri

APOLİTİK ATEİSTLERİN POPÜLER TANRILARI PATİUS

Armağan MUTLU

BAŞLIK radikal gelmiş olabilir! Hatta yazdıklarımı okuyup araştırdığınız zaman, veteriner-hekim olduğumu öğrenince çok şaşırabilirsiniz. Ama sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, veteriner hekimlik hayvanlar için değil, insanlık için mücadele eder…

Ayrıca hemen şunu da belirteyim: Genellikle insanlarda bir doğa, hayvan ve insan sevgisi olmalıdır. Genellikle insanlar doğa katliamına, hayvan cinayetlerine, insan öldürmelerine karşı çıkmalıdır. Bir hayvanın zorla öldürülmesine karşı çıkmak bir insanlık görevidir. Kedi, köpek gibi evcil hayvanların sevilmesine karşı çıkılamaz. Bunların zaten böyle olması gerekir. Ama bu her zaman böyle olmuyor. Burada tartışılan kendisine hayvansever diyen bazılarının hayvan cinayetlerine gösterdikleri hassasiyeti insan cinayetlerine, özellikle devlet ve kapitalist sistemde işlenen cinayetlere göstermemesinin bir ruh sağlığı sorunu olup olmamasıdır. Her gün toplumda yaşanan birçok olay bunun böyle olduğuna bir delil gibidir.

Derdi insan ve hayvan sevgisi olmayan hayvanseverler

Mesela son günlerde Türkiye’ de gündem olan iki olay gerçekleşti:

Birincisi aklı selim insanlara göre en önemlisi Erzincan’da altın madeni arama alanında meydana gelen işçi katliamı, ikincisi ruh hastalarına göre en önemli olan bir kedinin ölümü ve öldürenin tutuklanmamış olması!

Birinci olayda katiller altını insandan kıymetli sayan, yüksek kâr hırsı uğruna gözü dönmüş, insanlıktan çıkmış, mutlak ruh halleri bozuk, bazı “işveren” denilen insani yaratıklarıdır. Bir anda dokuz can kayan siyanürlü toprağın altında kaldı. Burada en azından “hassas” insanların ayağa kalkması, eyleme geçmesi gerekirdi. Yapılmadı. Bu insanlar ruhen rahatsız değiller midir? 

İkinci olayı gündeme taşıyanların ruh hastası olması ile kediyi katleden katilin ruh hastası olması arasında zerre kadar fark yok. İki taraf da hayvana zarar veriyor, ama hayvansever diye kendini kodlayanlar daha büyük zarar veriyor. Neden mi? İşte nedeni:

Birincisi hayvansever diye geçinen “güruha” bir bakalım; ne yapıyorlar hayvanlar öldürülünce. “Onlar da can!” deyip bağırıp çağırıyorlar, eylem yapıyorlar… İyi de, siz hiç fare zehri üreten fabrika önünde eylem yapan insan gördünüz mü? Fare de hayvan değil mi?

Demek ki dertleri hayvan sevgisi değil…

İçinizden, “ama fare hastalık (özellikle veba) bulaştırır” dediğinizi duyabiliyorum. Hemen açıklık getireyim: Yeryüzündeki bütün köpekler 5 yıl ölmezse, 25 yıl sonra tüm insan hayatı son bulur!

İkincisi kendilerini hayvansever görenlerin, insansever olamaması. Sormak gerekir, hergün bu ülkede insan katlediliyor, hangisi için ayaklandınız?

Mesela son 5 yılda 44 çocuk zırhlı araç altında kaldı, bir tane yargılama olmadı.

Hanginiz ses çıkardı? Ensar vakfinda çocuklara tecavüz edildi bakan, “bir kereden bir şey olmaz!” dedi, hem de bir bakan! Hanginiz sokağa çıktınız?

Bunların derdi hayvan sevgisi de değil, insan sevgisi de!

Bu durumda bile “olsun, yeter ki köpeklere bir şey olmasın” diyenlere ruh hastası demek hafif tabirdir.

Neden evde hayvana sahip olmak istenir?

Bir diğer mevzu, kedi-köpek genelde olmak üzere hayvanların evde beslenmesi: Değişik nedenlerden evde hayvan beslenebilir. Ama çoğu kez otoriter olmak isteyen köpek, otoriteye boyun eğmek isteyen ise kedi besliyor.

Buna karşı çıkanlar, alakası yok deyip çeşitli bahaneler öne sürüyorlar. Nedir bu bahaneler?

1) Köpeğim veya kedim benim dostum, beni anlıyor. Veteriner hekim olarak söylüyorum, eğer böyle düşünüyorsan en yakın psikiyatri servisine gitmeni öneririm. Kedi köpek dahil olmak, üzere hiçbir hayvan seni anlamıyor.

2) Kedimi veya köpeğimi sevmem sinirlerimi gevşetiyor, stresimi alıyor.

Bunun hiçbir bilimsel açıklaması yok onlar sana hastalık bulaştırıyor, başka bir şey yok. Ama diyelim ki var, hayvanlar senin stres topun değil ki!

3) Sokakta kalmasına gönlüm razı olmadığı için eve aldım, sokakta bıraksaydım ölecekti.

Bir tane fare kurtaran gördüğüm zaman samimi gelecek söylediğiniz! Merak etmeyin; kedi köpek hastalık bulaştırma konusunda fareden daha tehlikeli!

Haa aşılarının yapılmış olması bu duruma engel değil! Zaten aşılarını satan ilaç firması ile bu hayvanlardan sana bulaşacak hastalıkların ilaçlarını satan firma da aynı. Hatta köpek ödül maması olarak büyükbaş hayvan penisi satan firma varya hah işte o da aynı, üstelik büyükbaş hayvan penisi antrikottan daha pahalı şu an 900 tl.

Yaşanan vahşet: İnsan değil hayvan sevgisi

Gelelim sokak hayvanları meselesine; hayvansever isimli ruh hastalarının ve bu hastalara kitle iletişim araçları ile destek veren güruhun vahşetine. Bu duruma vahşet dememin iki sebebi var:

Birincisi sokak hayvanları için toplanan yardım SMA hastaları için toplanan yardımın 3,5 katı.

Devletin ayırdığı bütçe ise 2,7 katı.

İkincisi sokak hayvanları saldırısına maruz kalarak son 5 yılda ölen insan sayısı 798.

Daha büyük vahşet örneği mi?

Van’da 2022’ de köpekler tarafından bir çocuk parçalandı. Köpeklere müdahale ederken şiddet kullanan çocuğun babasına 35 dava açıldı hayvanseverler tarafından, adam hâlâ yargılanıyor.

Bu iki örnek vahşetin göstergesi değil mi sizce de?

Sokak hayvanı durumu nasıl çözülecek peki diyorsanız, açık söyleyeyim evrime kafa atmak ile değil, evrime güvenmek ile çözülecek. Bilimsel somut veriler ile çözülecek. Hayvanlar öldürülmeden, Tanrı ilan etmeden çözülecek.

TBMM içinde kurulan komisyona alınan veteriner hekimler ilaç, aşı, mama vb. satmak için değil, meselenin bilimsel çözümü için öneri sunacak. Mesela kısırlaştırma ameliyatı için hayvanlara ırk tayini yapılacak. Bu operasyonları veteriner hekimler yapacak, süreci hekimler yönetecek, belediyeler değil.

Çevre şehircilik bakanlığı belediyelere bu konuda ödenek vermeyecek, bu konuda ki ödenek vb. imkanlar veteriner hekimlere sunulacak. Ve bu veteriner hekimler öncelikle hayvanlar için değil, insanlık için emek verdiğini bilecek.

Bir neden: Postmodernizm

Peki yukarıda yazdığım durumların sebebi nedir?

Bu gibi (SOYUT) durumların ortaya çıkmasındaki sosyolojik neden nedir?

Cevap çok basit: Kapitalizmin kendi geleceği için doğurduğu POSTMODERNİZM. Toplumun tüm kesimlerini somut olmayan duygular ile oyalayan, kapitalizmin vahşetine ses çıkarmayan insan topluluğunun odak noktasını değiştiren, ezilen sınıf için Afyon görevini üstlenen, orta sınıf için kendini önemli görme sanrısı üreten, sömüren kesim için ise kültürsüz zenginlik sunan, sınıfsal ayrımı yok etmeye çalışıp kapitalizmin düşmansız sınıf olmasını sağlayan, dinin afyon etkisinden daha etkili bir afyona sahip bir sosyolojik garabetin ismi POSTMODERNİZM!

Ve bu sosyolojik garabetin tek derdi; bilimin kapitalizmin tekelinde tutulmasıyla, ses çıkarmak, isyan etmek, mücadele etmek isteyen proletaryayı farklı yönlendirme ile kapitalizmin rahat at koşturmasını sağlamak.

Ve en önemli görevi Tanrıya inanmayan insanlara yeni bir Tanrı yaratmak!

Türkiye’deki laik kesime din yerine uydurulan astroloji de, Tanrı yerine taptırılan PATİLİ hayvanlar da POSTMODERNİZMİN marifetidir!

Ne diyelim Apolitik Ateistlerin yeni tanrıları PATİUS hayırlı olsun!

Biz Marksistler için ise savaşacak bir soyut kavram daha doğdu!

Bize de yeni düşmanımız hayırlı olsun!

Bir yanıt yazın