AÇIKLAMA :
Hamas ve İsrail devletinin insanlık dışı saldırılarına karşı çıkalım,
Savaşın tüm Ortadoğu’ya yayılmasını engelleyelim!
İSLAMCI İhvan hareketinin silahlı radikal kolu Hamas 7 Ekim 2023’te İsrail’e karşı büyük bir saldırı gerçekleştirdi. İsrail şehirlerine bir gecede 5000’den fazla roket atarak ve İsrail topraklarına girerek aralarında çocuk, kadın ve yaşlıların da olduğu 1000’den fazla İsrailliyi vahşice katletti, 100’den fazla insanı rehin aldı. Netanyahu hükümeti buna karşı Hamas’a savaş açtı. Gazze’ye havadan saldırıya geçti. Aralarında çocuk, kadın, yaşlı olmak üzere 1000’den fazla Filistinliyi katletti. Ayrıca Hamas’ın “kökünü kazımak” için bir kara operasyonu yapacağını, Gazze’yi “yerle bir edeceğini” açıkladı. Bölgeyi mutlak bir ablukaya aldı, suyunu, elektriğini kesti. Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 1 milyondan fazla Filistinliye çağrı yaparak bölgeyi derhal terk etmelerini ve Gazze’nin güneyine gitmelerini buyurdu. Bunun büyük bir insani faciaya dönüşeceği açıktır. Hamas’ın yaptığı katliam, İsrail devletine Gazze’deki Filistin halkına karşı da katliama girişme hakkı vermez. Burada İsrail, insanlığı da uluslararası hukuku da ayaklar altına almaktadır.
Gerek Hamas’ın gerekse İsrail devletinin uyguladığı insanlık dışı vahşet şiddetle kınanmalıdır. ABD ve AB devletleri tek taraflı olarak İsrail devletinin yanında yer alırken, barışsever dünya kamuoyu hem Hamas’ın İsraillilere, hem İsrail devletinin Filistinlilere karşı giriştiği vahşete karşı çıkmakta, Filistin halkının İsrail’in işgal ve baskı politikasına karşı direnme hakkını savunmakta, barış isteyen İsraillilerin ve Filistinlilerin yanında yer almaktadır. Tek taraflı İsrail devletini desteklemek, onun Hamas’tan intikam alma adına Gazze’de girişeceği yıkım ve katliama arka çıkmak, Filistin ve İsrail halkları arasında yeni derin yaralar açacak ve Filistin sorununun barışçıl çözümünü daha da zorlaştıracaktır. Soğukkanlı davranma zamanıdır. İsrail hükümeti Gazze’ye yapacağı kara operasyonunu hemen durdurmalı, bölgedeki Filistin halkının tehdit yoluyla tahliyesini sonlandırmalıdır. Kan dökümüne son verilmeli, BM denetiminde görüşmelere derhal başlanmalıdır.
Hamas’ın böyle bir katliam gerçekleştirmesinden Netanyahu hükümeti de büyük ölçüde sorumludur. En gerici, bağnaz ve faşist güçleri içinde barındıran bu hükümet özellikle son zamanlarda uyguladığı baskıcı politikayla hem Batı Şeria’da hem Gazze’de Filistin halkına kan kusturmaktadır. İşgal altında tuttuğu Batı Şeria’ya Filistinlilerin topraklarına zorla el koyarak değişik ülkelerden gelen Yahudileri yerleştirmektedir. Mescid-i Aksa’da ibadet eden Araplara saldırılmakta, eziyet edilmektedir. Abluka altındaki küçük Gazze Şeridi’nde 2 milyondan fazla Filistinli “açık hava hapishanesi” koşullarında yaşatılmaktadır.
Bu insanlık dışı uygulamalara karşı Filistin halkında büyük bir öfke ve nefret birikmiştir. Hamas sık sık İsrail’e karşı silahlı, roketli saldırı veya fedai eylemleri yaparak halkın bu duygularını kendi lehine çevirmeye çalışmaktadır. CIA ve MOSAD tarafından Filistin Kurtuluş Örgütü FKÖ’ye karşı rakip bir örgüt olarak kurulan Hamas zamanla Gazze’de FKÖ’ye karşı giriştiği kanlı iç savaşı kazanarak güçlendi ve hükümeti eline geçirdi. Laik ve liberal FKÖ ise, BM kararları temelinde Filistin devletinin kurulmasını barışçıl olarak sağlama taraftarıdır. Buna karşılık Hamas şeriatçı bir örgüt olup İsrail devletinin varlığını reddetmekte ve onun yok edilmesi için savaşmaktadır. Bu politika bir çıkmazdır ve en başta İsrail devletinin, ona destek olan emperyalist güçlerin Ortadoğu politikasına yaramaktadır.
Hamas’ın bu son saldırısını hem Amerikan CİA, hem İsrail gizli servisi MOSAD’ın haber alamamış olması mümkün değildir. Kaldı ki, Mısır Hamas’ın Gazze’de bir hazırlık içinde olduğunu İsrail’e bildirmiştir. Netanyahu hükümetinin gerekli önlemleri neden almadığı veya almak istemediği açık değildir. Bu soruların yanıtı ne olursa olsun sonuç İsrail-Filistin çatışmasını tırmandırmak isteyenlerin işine yaramıştır. Bu gelişme özellikle ABD egemen çevrelerinde İsrail devletini Ortadoğu halklarına karşı vurucu güç olarak kullanmak isteyenlerin, savaştan vurgunlar vuran silah tekellerinin çıkarlarına uygundur.
Gelişmeler Ortadoğu’yu yeniden bir barut fıçısına çevirmiştir. Çatışmalar Hizbullah’ın da müdahil olmasıyla bölgeyi, Ortadoğu’yu kaplayan bir ateş ocağına dönüşme tehlikesini içermektedir. ABD ve İngiltere’nin gönderdikleri uçak ve donanma gemileri gerilimi daha da artırmaktadır. Bir anda Türkiye kendisini bu savaşın ortasında bulabilir.
Türkiye’de devletin tutumu nedir? Bugüne kadar İslamcı İhvan hareketinin kolu olan Hamas’ı her yönden sürekli destekleyen Erdoğan şimdi savaşan iki taraftan da “itidal” isteyen sözde barışçı tutumuyla inandırıcı görünmüyor. Çünkü bu sorunda ateşkes ve müzakere öneren Erdoğan Türkiye’deki Kürt sorunu ve bölgedeki diğer sorunların çözümü söz konusu olunca şahin kesilip şiddet politikasını, silahlı saldırı ve savaşı tercih etmektedir.
Türkiye halkları, halkların barışsever, devrimci ve demokrat güçleri, çevreciler ve feministler, sosyalistler ve komünistler bu gelişmelere seyirci kalmamalıdır. İsrailli ve Filistinli barışsever güçlerin yanında yer almalı, hem Hamas’ın politikasına ve vahşet eylemlerine, hem de İsrail hükümetinin Filistin topraklarını işgaline, Filistin halkına yaptığı baskılara karşı çıkmalıdır. Türkiye halklarının hem Filistin’de hem ülkede hem de bölgede savaşların durdurulmasına, barışın gerçekleşmesine katkı yapması sağlanmalıdır.
Filistin’de, Türkiye’de, bölgede barış için mücadeleyi yükseltelim.
TKP – 1920 www.tkp-online.com