Kobané düşmedi, ama Erdoğan düşecek!
Kobané davası Kürtlere, HDP’ye, Türkiye demokrasi güçlerine karşı yeni bir darbe girişimidir!
26 Nisan 2021’de Ankara’da tüm hukuk kuralları çiğnenerek, Saray’ın emriyle hazırlanan, kapsamı 3 bin 530 sayfa tutan bir “derme-çatma” iddianame üzerinden açılan ve kamuoyunda “Kobané Davası” olarak bilinen, aralarında Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ’ın da bulunduğu 108 HDP yöneticisi hakkında bir dava başlamaktadır. Bu dava Demirtaş’a ve HDP’ye karşı bir kuyruk acısı olan Erdoğan’ın siyasi bir intikam davasıdır.
Özünde bu dava Kürtlere, HDP’ye, Türkiye demokrasi güçlerine karşı yeni bir darbe girişimidir. HDP’yi kuşatma, yasaklama, seçime sokmama, seçimlerde Kürt oylarının üstüne oturma planının bir parçasıdır. Bu planın ilk adımı HDP’yi kapatma davası idi. Ama bu dava iddianamesi Anayasa Mahkemesi’nce delillerin yetersizliği, temelsizliği, çürüklüğü nedeniyle kabul edilmedi, Yargıtay Başsavcısı’na geri gönderildi. Kobané davası iddianamesinin eksikliği, yetersizliği, mesnetsizliği tüm çıplaklığı ile ortadayken, mahkeme heyeti “yukarıdan” gelen talimatla iddianameyi kabul etti. Dava açıldı. Ama Avukatlar daha şimdiden, dava başlamadan iddianamenin çürüklüğünü gözler önüne sermeye başladılar.
İddianamede HDP yöneticileri adam öldürme suçuyla itham edilmeye kalkışılmaktadır. Ama dosyada bir tek otopsi raporu, öldürme olayının nerede ve nasıl cereyan ettiği hakkında tek bir bilgi yok. İddianame tam “derme-çatma”! Ama dosyada polisin, TEM’in savcıya verdiği talimatname bulunmaktadır. TEM, polis, HDP milletvekillerini dokunulmazlıklarının dikkate alınmadan ifadelerinin alınmasını, HDP’nin kapatılması olayının bu davaya eklenmesini savcıya bildirmektedir. Bu ülkede artık polis savcıya soruşturma emrini verir duruma gelmiştir. Denebilir ki, 3 bin 530 sayfalık iddianame baştan sona hukuki temelleri olan delillerle değil, yalan, tahrifat ve çarpıtmalarla dolu olan bir iddianamedir. Duruşma sürecinde avukatların yapacakları savunmalar sonunda yargılanan HDP ve yöneticileri değil, Erdoğan ve AKP-MHP iktidarı olacaktır. Bu dava Erdoğan’ın düşüş sürecini hızlandıracaktır.
Erdoğan’ın kuyruk acısı
Bu davaya neden olan olaylar bundan 6 yıl önce 6-7 Ekim 2014 senesinde yaşandı. Tam o günlerde yalnız Kürt halkı değil, tüm Türkiye ve dünya kamuoyu Kobané’ye saldıran İŞİD canilerine karşı direnen PYD, YPG ve YPJ gerillalarının yanında yer alıyor, onları destekliyor ve İŞİD’i yenmesi için her türlü dayanışmayı gösteriyordu. İŞİD teröründen kurtulmak için İŞİD’in Kobané’de yenilmesi gerekiyordu. Ama Kobane’nin düşmesini, İŞİD’in zafer kazanmasını, Suriye ve Irak’ta cihatçı bir terör devleti kurulmasını isteyen bir kişi vardı. O da Erdoğan idi. Erdoğan İŞİD’e arka çıktığını, Kobané’nin düşmesini istediğini 7 Ekim 2014 tarihinde Antep’de yaptığı bir konuşmada “Kobané düştü, düşecek” diyerek dile getirdi.
Gerçekten de Kobané’de zor günler yaşanıyordu. Ölüm-kalım savaşı veriliyordu. Bu koşullarda HDP yönetimi halkı Kobané direnişiyle dayanışmaya çağırdı. Başta Türkiye olmak üzere Kürt halkı sokaklara döküldü. Erdoğan protesto edildi. İŞİD’in değil YPG/YPJ’nin, Kobané‘de direnen Kürtlerin desteklenmesi istendi. Gönüllü olarak yüzlerce kişi Kobané’ye geçti, İŞİD’in yenilmesi için savaştılar. Halkın bu beklenmedik güçlü çıkışı karşısında Erdoğan “şaşırdı”. Direnişi bastırmak için polisin yanısıra Huda Par, Hizbullah gibi paramiliter güçleri harekete geçirdi. Bunları Diyarbakır ve diğer Kürt illerinde halkın yürüyüş ve mitinglerinin üzerine saldırttı. Onlarca insanın canına kıydı. Olayların çatışmalara dönüşmesi üzerine başta Demirtaş olmak üzere HDP yönetimi halkı sükunete çağırdı, olayların durdurulmasını istedi. Ama ölüm olaylarından sonra tırmanan olaylar ancak İmralı’dan Öcalan’ın çağrısıyla durdurulabildi. Olayların sorumlusu halkı Kobané ile dayanışmaya çağıran HDP ve barışçıl gösteriler yapan halk değil, paramiliter güçleri organize eden ve mitinglere saldırtan hükümet ve başındaki Erdoğan’dı.
Tüm bu dayanışmalar sonunda Kobané düşmedi. Gerilla İŞİD’i Kobané’de yendi, önüne kattı, Raka’ya kadar kovaladı. Sonunda dünyayı İŞİD barbarlığından kurtardı. Kobané’de İŞİD’in yenilgisi Erdoğan’ın yenilgisiydi. Artık Emevi Camii’nde Cuma namazı kılmak bu yenilgiden sonra tamamen suya düştü. Erdoğan bu yenilgiyi asla unutamadı. Bunun intikamını Kürtlerden, HDP’den ve Demirtaş’tan almaya yemin etti, “bunun bedelini ödettireceğim” dedi. 26 Nisan 2021’de başlayacak olan dava Kobané’de aldığı yenilginin intikam ve kuyruk acısı davasıdır.
Günümüz koşullarında bu dava bir intikam davasından da öteye yeni bir içerik kazandı. Bu dava ile Erdoğan HDP’yi kapatmayı, yöneticilerini politika dışında bırakmayı, tüm Türkiye demokrasi güçlerine bir gözdağı vermeyi hedeflemektedir. Bunu başarırsa Türküye’de islami bir faşist rejim kurma yolunda önemli bir mesafe kazanmış olacaktır. Faşist rejim isçi hareketi ve demokrasi güçleri bertaraf ede ede kurulur. Erdoğan’a bu fırsatı vermeyelim. Büyük bir dayanışma sonucu Kobané düşmedi. Ama bu dava düşürülürse Erdoğan’ın düşürülmesi için de demokrasi güçleri önemli bir yol katetmiş olacaklardır. Bu davanın düşürülmesi, kamuoyunda mesnetsizliğinin deşifre edilmesi, Erdoğan niyet ve hedeflerini ortaya dökülmesi için tüm demokrasi güçleri ve muhalefet harekete geçmeli ve geçirilmelidir. Özellikle muhalefet bu davadan sonra sıra başta CHP olmak üzere diğer muhalefet partilerine gelecektir. Faşizm tüm muhalefetin susturulması üzerine yükselir. Erdoğan’ı durdurmanın ve yenmenin yolu bu davada HDP ile yükseltilecek dayanışmadan geçmektedir. Muhalefet bin bir nedenlerle kendi sonunu göre göre yan çizecektir. Şimdi devrimci ve demokratik güçlerin görevi yığınların Kobané davasında yargılanan HDP yöneticileriyle dayanışmalarını örgütlemek olmalıdır. Erdoğan’ı yenecek olan tepedeki muhalefet ittifakları değil tabandan gelen eylemler olacaktır. Tabanda HDP ile dayanışmayı yükseltelim. Kobané’yi düşürtmedik, Erdoğan’ı düşürteceğiz.