Artık çok geç: Kadınlar aydınlığa koşuyor!
İstanbul sözleşmesini Erdoğan kaldırdı, kadınlar hayata geçirecek
Çiğdem ERKAN
İŞÇİLERE, emekçilere, Kürtlere, aydınlara, çevrecilere, gençlere, LGBT’lilere saldıran Erdoğan’ın gündeminde saldırı sırası şimdi kadınlara gelmiş durumda. Bir gece yarısı kadın haklarını koruyan “İstanbul Sözleşmesi”ni yürürlükten kaldırdığını ilan etti. Böylece kadın düşmanı, erkek egemen tarikat şeyhlerinin, bağnaz İslamcıların taleplerini yerine getirmiş, kadınlara hem aile içinde hem sokakta şiddeti, katletmeyi, tecavüzü serbest bırakmış oldu.
Özgürlükçü bir havada Ülker Holdingin pazarlamacılığından AKP ile iktidara gelen Erdoğan yandaşlarıyla birlikte gericiliği, dini kendisine siper ederek ülkeyi yağmalamış, zenginliğine zenginlik katmış, her türlü yolsuzluğa imza atmış, savaş suçları işlemiş birindenbaşka ne beklenebilirdi? Ülkenin kalkınması, gelişmesi bir yana har vurup harman savurmayı da kültürel yozlaşma ve çürüme eşlik etmiştir. Kendi yoksul tabanını açtığı camilerle gözlerini boyayarak İmam Hatiplere, tarikatlara mahkûm etmiştir. Yoksullaşan halk çöplerden yiyecek ararken Onlar yandaşlara çıkarılan ihalelerden kendi paylarını alıp Kürtlere, aydınlara, işçilere, emekçilere karşı estirdikleri terörle, dini propagandalarla bu kesimi oy deposu olarak ellerinde tutmaya çalışmışlardır. Ama onlar zenginleşirken din pandemi koşullarında daha da yoksullaşan halkın karnını doyurmadığı gibi evine ekmek, süt götüremeyen insanları çaresizliğe ve intiharlara sürüklemiştir. Bu nedenle Erdoğan için yolun sonu görünmüştür ve gerici, faşist, ulusalcı çevrelerin desteğine ihtiyacı vardır. Kendi ahlaki değerlerine aykırı buldukları ve toplumda karşılığı olduğunu düşündükleri LGBT’yle başlayan, Boğaziçi Üniversitesi’ne atadığı sözde rektörle öğrencilere saldırılarını, HDP’yi kapatmakla vekillerine fezleke çıkararak vekilliklerini iptal etmekle devam eden hamleleri kadınları koruması gereken İstanbul Sözleşmesi’ne imzayı geri çekmekle sürüyor.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, “Evrensel insanî değerlere uygun, toplumsal dokumuzu, manevî ve ahlakî değerlerimizi gözeten, herkesin hukukunu garanti altına alan düzenlemeler yapacağız” diyor. Toplumsal cinsiyet eşitlik ilkesine dayanan, eş şiddeti, evlilik içi tecavüze karşı mücadeleyi öngören İstanbul Sözleşmesi yerine eşitsizliği dayatan manevi ve ahlaki İslami değerler kabul edilemez. Bunu Fatma Betül Sayan gibi bir kadının dile getirmesi, kadınları kurban olarak sunmakta onursuzluktur. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine göre, Türkiye’deki kadınların yüzde 38’inin hayatları boyunca partnerlerinden şiddete maruz kaldığını gösteriyor. Bir bütün olarak bu oran Avrupa’da yüzde 25. Onların yüzlerce yıldır sürdürdükleri manevi ve ahlaki değerleri şunlardır; değersiz, çocuk doğuran, aileyi bir arada tutan, dayak yiyen, evinde cinsel tacize uğrayan, aşağılanan, birey yerine konmayan erkek egemen sistemin yeniden yeniden üretilmesidir. 6 yaşındaki çocukla evlenmeye, erkek arzu ediyorsa ikinci bir kadının da alınabileceği, kadını cinsel, iştah açıcı olarak gören tarikatların değerleridir. AKP, kadınları bu kesimin desteğini almak için yem olarak kullanmaktadır.
Ancak, AKP’nin hesap etmediği şey; ister aydın kesim olsun, ister İslami kesim olsun kadınlar artık kendisine her türlü şiddet uygulayan bu ilişkileri sürdürmek istemiyorlar, baş kaldırıyorlar ve bu yüzden de katlediliyorlar. Onlar, bu ‘’manevi ve ahlaki değerleri’’ reddediyorlar. Kadını malı gibi gören; ‘’ya toprağın ya benim’’diyen karanlık zihniyete karşı oldukları için ‘’İstanbul Sözleşmesi’’nden imzayı çekmekle hiçbir güç kadınları karanlığa, gericiliğe, yobazlığa mahkûm edemez. Sokaklar buna tanıktır ve tanık olmaya devam edecektir!
Erdoğan her türlü muhalif kesime saldırmaya devam edecek, toplumun yaralarını bir kez daha gözler önüne serecektir. Her açılan yarada kendi yolsuzlukları, hırsızlıkları, talanları, yağmaları, estirdikleri terör daha bariz ortaya çıkacaktır. Yolun sonu görünmüştür ve Erdoğan, yandaşları her bir suç için tek tek hesap vereceklerdir.
Kadınlar; tam tersine çocuklarla- kadınlarla iştahları kabaran tarikatların, imamların korkulu rüyası olacaktır!
“İstanbul Sözleşmesi”nden imzayı çekmekle, uyanan kadınların başkaldırısı engellenemez! İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırıldığı gün sokaklara çıkan kadınlar bunu göstermişlerdir.
Bu gerici- faşist AKP-MHP iktidarını yıkmak kadınların ön kurtuluşudur.
Kadınlar güçlerini katlayarak, sokakları boş bırakmayarak “İstanbul Sözleşmesi”’ni kendileri hayata geçireceklerdir.
Kahrolsun gerici faşist karanlık tüm odaklar!
Yaşasın Kadın Dayanışması!